YEME BOZUKLUKLARI

Düzenli periyotlarla yayınlamayı düşündüğüm yazılarımı 1 problem ve alt başlıkları olarak 1 aya yayma fikri geldi aklıma. Böylelikle her psikiyatrik hastalığı 1 ay boyunca inceleyip beraber her ayrıntısını öğrenebileceğimizi düşünüyorum.

İlk olarak Yeme Bozukluklarını ele alalım. Nedir bu yeme bozukluğu? Yemek yemek bir ihtiyaç değil mi nasıl hastalık oluyor? Ne zamandan beri hayatımızda? Bu çağın bir problemi mi? Ana kelimeleri olan obezite, zayıflık zaman içinde anlam evrilmesi yaşadı mı? Başlayalım o zaman.

Beslenme, canlı yaşamının devamlılığı için vazgeçilmez bir kavramdır. Maslow’un 1943’te klinik ortamda yapmış olduğu çalışmalar neticesinde literatüre kazandırdığı insanın kendini gerçekleştirmesi için aşması gereken 5 basamaktan bahsettiği İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisinin ilk basamağının fiziksel ihtiyaçlar (yeme, uyuma, barınma) olması bu konunun önemine vurgu için önemli bir anektotdur. Vazgeçilmez tabirinin kullanılmasındaki asıl amaç konunun gerekliliğine vurgu yapmaktır. Yemek yeme davranışı her ne kadar canlı yaşamı için önemli olsa da bu konudaki anomaliler kişi için bu vazgeçilmez davranışı bir sorun olarak ele almayı gerektirebilmektedir.

‘Bireyin görünümü ile ağırlığına aşırı ilgi gösterdiği ve bu ilginin daha ince olma isteğine yönelik davranışlar eşliğinde, genel sağlık durumunu tehdit edecek boyutta olması; bir gereksinim olan yeme davranışını yeme bozukluğuna dönüştürmektedir. Buna ek olarak yeme bozukluğu terimini ilk kez ortaya atan (1984) Huse ve Lukas’ın bu konudaki tanımı da “yeme alışkanlıklarında hastalığa ya da beslenmede eksikliğe neden olabilecek bozukluklar’’ şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Yeme bozukluklarının ilk olarak tanımlanması 400 yıl önce yapılmıştır. Değişen ve gelişen zaman içindeki kilo, şişmanlık, zayıflık, sağlık, beslenme, güç gibi kelimelere atfedilen anlamlardan dolayı evrilerek günümüz tanımını ve açıklamalarını almıştır. Ortaçağ’dan itibaren günümüze kadar artarak varlığını sürdüren bu rahatsızlığın bileşenleri için farklı yüzyıllarda farklı inançlar söz konusuydu.

“Daha da büyük bir iz bırakmış olan şey, 13. yüzyılın ortalarında Güney bölgelerindeki köylülerin Aziz Tommaso d’Aquino’nun ‘yakışıklılığını’ nitelemek için ‘Sicilya sığırı’ ifadesini kullanmalarıdır.”

“Asillere yönelik göndermeler, şişmanlık kavramının yüceltilmesinin devamını getirir. 13. ve 14. yüzyıl romanlarındaki şövalye, büyük bir gösteriş içinde yığınlarca yiyeceğe verir kendini: Moniage Renoart ‘Bir yemekte iki küp şarapla birlikte beş kaz ciğeri ezmesi ve beş horoz götürür.”

“Prenses Palatine, 17. yüzyılın başında yazdığı mektuplarda kendini tarif eder: ‘Gövdem korkunç derecede şişman, küp gibiyim, sarı lekeli cildim kırmızı renkte…’ ... Bu ifade her şeyden çok kesin bir düşüşü doğruladığı için değerlidir. Prenses, gözden düşmenin ağırlığın, kendisini çirkinlerin sınıfına taşıyan, hafiflikten şişmanlığa doğru çaresiz gidişin üzerinde özellikle durur. ”

“ 18. yüzyılın sonunda yaşamış olan şiş göbekli, bedenleri çökmüş soyluların gereksizliği kanıtlanmış ve devrimci resimlerde küçültücü cendereye sokulmuş biçimde gösterilir.”[1]

19. yüzyılda ise ağırlığın rakamsal olarak belirtilmeye başlanmasıyla günümüzdeki bilinç oluşarak ağırlık denetimine yarayan bu rakamlar, medya tarafından bir kanıt haline getirilip dayatılmaya çalışılan güzellik ölçüleri olmaya başlamıştır. Buna ek olarak çağımızda zayıflık dış görüntüde değer verilen bir nitelikten çok; kadının kendine olan güveninin, başarısının, özdenetiminin ve gücünün bir sembolü haline gelmiştir.

Yeme bozukluğu tanısı, bu hastalık hakkında yeterli bilgi birikimi ve deneyimi olan bir doktor tarafından tıbbi öykü ve ruhsal durum muayenesi sonucunda konulabilmektedir. Burada önemli olan doğru soruları sorabilmek ve dikkat çekilmesi gereken yerleri bilmektir. Birinci basamak sağlık görüşlmelerinde önerilen tarama soruları şunlardır:

Geçmiş sene ne kadar kez diyet yaptın?

Dış görüntünü seviyor musun? Kendini kilolu buluyor musun?

Kilo fazlan olması kendin hakkında ne düşündüğünü değiştirir mi?

Kilonda bir farklılık oldu mu?

Kilolarını atmak için ya da fazla yedikten sonra hiç kendi iraden ile kustun mu? Müshil, idrar söktürücü ya da lavman kullandın mı?

Bu sorulardan en az birine olumlu bir yanıt alınırsa, daha derinlemesine bir sorgulama içeren araştırmalar uygulanmalıdır.

Yeme bozukluklarında; kişinin kendini fazla kilolu görmesi, üstünden gelemediği birtakım duygusal karışıklıklarla beraber fazla yemek yemenin gelmesi, kilo almaktan korkma ve kilo verme doğrultusunda aşırı istek hissetme ile doğru orantılı bedensel algı problemlerinin olmasıdır. Herkes cinsiyet, yaş, ırk, etnik köken, kültür, büyüklük, sosyoekonomik durum veya cinsel yönelimi ne olursa olsun bir yeme bozukluğu geliştirebilir. En az 2 yıllık izlemlerin yapıldığı, katılımcıların %10’undan daha azının kaybedildiği ve psikiyatrik hastalıklarda ölüm oranlarını inceleyen çalışmalara odaklanmış geniş bir metaanalizde yeme bozukluklarının çok yüksek standardize ölüm oranlarına sahip olduğu gösterilmiştir. Bu hastalarda intihar riski beklenenden 23 kat daha fazla olarak bulunmuştur.

Bu hafta için hepimiz bu bilgileri özümserken konumuz burada bitmektedir. Bir sonraki partta yeme bozukluklarına neden olan etkenleri konuşmak üzere…

KAYNAKLAR:

ARSLANTAŞ H, ADANA F, ÖĞÜT S, AYAKDAŞ D, KORKMAZ A. 2017, Hemşirelik Öğrencilerinin Yeme Davranışları ve Ortoreksiya Nervoza. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 8, 3, s.:137.

ERTAŞ HS. 2006, Yeme Bozuklukları, Timaş, İstanbul.

KURUOĞLU AÇ. 2000, Yeme Bozukluklar›nda Genetik Etkenler. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, s.:32-37.

TROISI AM. 2005. Early Separation Anxiety And Adult Attachment Style In Women With Eating Disorders. Journal of Clinical Psychology.

Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi- Georges VIGARELLO/2010-İstanbul

GÖKER C. 2016, Anoreksiya Nervosada Tikinircasina Yeme/Çikartma Alttipine Dönüşümünün İntihar Girişimi Sikliğiyla Birlikteliği. Kriz Dergisi, s.:35-42.

AKDEVELIOĞLU Y, T.Ö. 2019, Üniversite Öğrencilerinin Yeme Tutum ve Davranişlarina İlişkin Bazi Faktörlerin İncelenmesi. Gazi Sağlık Bilimleri Dergisi, s.:19-28.

ÖYEKÇIN DG, E. M. 2011, Yeme Bozukluklarına Yaklaşım. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi, s.:29-35.