Kanuni Sultan Süleyman’ın en kudretli sadrazamı ‘Pargalı İbrahim Paşa’nın yüzyıllardır sır olan mezarının Karaköy’deki iş hanının bodrum katında olduğu ortaya çıktı.Pargalı İbrahim Paşa’nın mezarının nerede olduğu yönündeki tartışmalar yıllardır devam ediyordu. 

İKİ ESKİ TARİHÇİ CANFEDA TEKKESİNİ İŞARET ETTİ

İhtifalci Mehmet Ziya Bey, İstanbul ve Boğaziçi isimli eserinde, “Canfeda Tekkesi’nin Yağkapanı Camii ismiyle anıldığını ve İbrahim Paşa’nın Galata’da bulunan Canfeda Tekkesi’ne defnedildiği ihtimalinin çok yüksek olduğunu” yazdı.

Ünlü tarihçi Solakzade Mehmed Hemdemi Efendi (1590-1657), İbrahim Paşa’nın Canfeda Tekkesi’nde gömüldüğünü, yerinin belli olması için baş tarafına bir erguvan ağacı dikildiğini yazdı. Ayvansaraylı Hafız Hüseyin Efendi de İbrahim Paşa’nın mezarı için, hem Galata’yı hem de Okmeydanı’nı işaret etmişti.

İSTANBUL’DA İKİ AYRI CANFEDA TEKKESİ BULUNUYOR

İstanbul üzerine çalışan Arkeolog Murat Sav bu iki eski tarihçinin iddialarını araştırmak üzere çalışma yaptı. Vakıf kayıtlarına göre İstanbul’da 2 ayrı Canfeda Tekkesi bulunuyor. Bunlardan biri Fındıklı’da Canfeda Çıkmazı sokakta bulunan yer, diğeri ise Galata’da eski adı Yağkapanı Camii olan Makbul İbrahim Paşa Camii yanında bulunuyor.

PARGALI İBRAHİM PAŞA HANGİ CANFEDA TEKKESİNE GÖMÜLDÜ

Murat Sav, Pargalı İbrahim Paşa’nın hangi Canfeda Tekkesi’ne gömüldüğünü tespit etmek için araştırma yaptı.

FINDIKLI’DAKİ MEZAR BAŞKALARINA AİT

Arkeolog Sav, çalışmasına Fındıklı’da bulunan Pargalı İbrahim Paşa’ya ait olduğu söylenen mezarda inceleme yaparak başladı. Ancak burada bulunan 2 ayrı mezarın da Pargalı İbrahim Paşa’ya ait olmadığı ortaya çıktı. Mezarlardan birinde Attar Hacı Süleyman’ın eşi Fâtıma Hanım’ın adı ve 1785 tarihi bulunuyor. Diğerinde ise 1787 tarihi yer alıyor. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü’ndeki kayıtlarda Fındıklı’daki bu taşınmaz, Canfeda Vakfı’na kayıtlı ve Canfeda (Feza) Baba Türbesi olarak geçiyor. Dolayısıyla ikinci mezarın da tekkenin kurucu şeyhine ait olma ihtimali yüksek.

FINDIKLI’NIN TARİHİ UYMUYOR

Murat Sav yaptığı çalışmada Fındıklı’da bulunan Canfeda Tekkesi’nin faaliyetlerinin 1700’lü yılların sonlarına denk geldiğini,1536 yılında öldürülen Pargalı İbrahim Paşa’nın buraya gömülmüş olma ihtimalinin oldukça zor olduğunu tespit etti.

Sav, “Fındıklı o dönemde Kanuni Sultan Süleyman’ın Boğazı izleyen karayolu güzergâhında bulunuyor. Gizlenmesi gereken bir mezarın Kanuni’nin yol güzergâhına yapılması mantıklı değil” dedi.

PARGALI’NIN MEZARI GALATA’DA MI

İkinci Canfeda (Koyun Baba) Tekkesi Galata’da eski Feremeciler Sokağı (Peremeciler olması lazım) üzerinde bulunuyor. Murat Sav, “Buradaki Canfeda Tekkesi, diğer adı Eski Yağkapanı Camii olan Makbul İbrahim Paşa Camii’nin bitişiğinde bulunuyor. Bu cami Pargalı İbrahim Paşa’nın ölümünden hemen önce ve bizzat kendisi tarafından yaptırılıyor ve inşaat 1536 yılında, yani İbrahim Paşa’nın ölüm yılında tamamlanıyor.” Dedi.

GALATA’DAKİ TEKKENİN ÜZERİNDE İŞHANI VAR

Murat Sav yaptığı çalışmasında, İhtifalci Mehmet Ziya Bey ve Solakzade Mehmed Hemdemi Efendi’nin de tahmin ettiği gibi Pargalı İbrahim Paşa’nın mezarının Galata’daki eski Feremeciler Sokağı üzerinde bulunan Makbul İbrahim Paşa Camisi’nin hemen bitişiğindeki Bilginol Han’ın bodrum katında bulunan Koyuncu Baba türbesinde olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu tespit etti.

KOYUNBABA TÜRBESİ’NDE PARGALI İBRAHİM PAŞA MI VAR

Murat Sav’a göre, kimi kayıtlara göre Koyun Baba Türbesi olarak geçen, Galata’da bulunan Bilginol Han’ın bodrum katındaki mezar Pargalı İbrahim Paşa’ya ait. Çünkü bu türbe, türbe mimarisinde değil, tonozlu ve zindanı andıran bir yapıda. Muhtemelen mezar buraya taşındı. Hücre görünümündeki türbenin sanki buraya birilerini gizlemiş gibi bir hali var. Osmanlı döneminde de türbeye bir meyhanenin içerisinden geçilerek girilmesi buranın Pargalı İbrahim Paşa’nın mezarı olduğu ihtimalini güçlendiriyor. İbrahim Paşa’nın Galata’da gömülmesinin doğal olabilecek sebeplerinden biri olarak da, Galata’nın tarih boyunca Latin kökenli tacirlerin merkezi oluşu ve İbrahim Paşa’nın da İtalyan kökenli oluşu sayılabilir.

KOYUNBABA TÜRBESİ PARGALI’YA MI AİT

Murat Sav, “Verilerin pek çoğu İbrahim Paşa’nın mezarının, kendi yaptırmış olduğu ve kendi adını taşıyan mescidin hemen yanı başında olduğunu göstermekte. Adı geçen yere gittiğimde, tıpkı İhtifalci Mehmed Ziya Bey ve diğer yazarların anlattıkları gibi dar bir koridorla karşılaştım. Günümüzde Bilginol İş Hanı giriş kapısı kullanılarak, merdiven altındaki kapı vasıtasıyla türbeye giden koridora giriliyor. Yaklaşık 8-10 metrelik koridordan sonra betonarmeden 8 basamak vasıtasıyla sağ tarafa doğru çıkılıyor ki, türbenin giriş kapısıyla karşılaşıyorsunuz. Türbe, görünüm itibariyle bir kemerin etrafının duvarlarla örülerek, kapatılması neticesinde oluşturulmuş, oldukça küçük bir mekân. Tabut, iki duvar arasında bir sofa üzerinde bulunmakta. Aynı duvarın üst kısmında küçük bir pencere. Demir parmaklıklı ve dışardan da telle kapatılmış. Âdeta bir zindan hücresi görüntüsüne sahip. Türbe, aslında bir türbe mekânı özelliklerine sahip değil.

TÜRBENİN ÜZERİNE HAN YAPILMIŞ

Murat Sav, Koyun Baba Türbesi’nin bir şahsın arsasının içinde olduğu, 1938 yılında bu şahsın türbenin şeklini muhafaza etmek şartıyla onarmak istediği ve türbenin üzerindeki zindanın kendisine satılarak, burada bir inşaat yapmak istediğini, nitekim inşaat ruhsatının 1952 yılında verildiğini ve bir han inşa edilerek, türbeye zarar verilmediğini, hatta 1950’lerde türbenin bizzat kendileri tarafından tamir edildiğini belirtmekte.

PARGALININ ÖLÜMÜ MİNYATÜR YAPILMIŞ

Sav, “Şimdi gelelim İbrahim Paşa’nın öldürülerek, gömülmesine. Kaynaklarda, İbrahim Paşa’nın sarayda boğdurularak öldürüldüğü, bedeninin Topkapı Sarayı’ndan alınarak, kayığa bindirildiği ve gömülmesi için gizli bir yere götürüldüğü belirtilmekte. Paşa’nın bedeninin taşınmasıyla ilgili 16. yüzyılın önemli nakkaşlarından Nakkaş Osman tarafından bir minyatür yapılmış, burada naaşın Saray görevlilerince bir kayığa bindirildiği ve kayıkla mezar yerine götürüldüğü betimlenmiş. En can alıcı soru bu noktada ortaya çıkıyor: İbrahim Paşa nereye defnedildi? Hadikat’ül Vüzera ve Hovennesyon’a bakılırsa Paşa, Canfeda Tekkesi’ne gömülmüş. Sicil-i Osmaniye kayıtlarına göre ise Okmeydanı’nda gömülmüş. Tarihçi Arthur Thomas’a göre ise denize atılmış. Ancak Osmanlı devletinde böyle bir örnek yoktur. Bu da, denize atıldığına dair inancı etkisiz kılmakta.

İbrahim Paşa Kimdir? Aslen, Adriyatik sahilinde bulunan Pargalı oluşundan dolayı bu lakapla anılan İbrahim Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın yanında yetişir. 1593 veya 94 yılında doğduğu kabul edilir. Aslının İtalyan, Arnavut, Rum veya Hırvat olduğu söylense de doğduğu yerden dolayı İtalyan asıllı olduğu sanılmaktadır. Hatta 16. yüzyılın ünlü İtalyan tarihçisi Paolo Giovio (1483-1552), Osmanlı başkentinde 1523-24’te Venedik’in elçiliğini yapan Pietro Zen’in gözlem ve yazılarına dayanarak İbrahim Paşa’nın Corfu yakınlarındaki Parga’dan olduğunu yazmaktadır. Tarih Sırasıyla Kapıağası, Hasodabaşı, Rumeli Beylerbeyi ve Vezir-i Azam, Serasker olmuştur. Mekke, Selanik, Kavala, Hezargrad gibi yerlerde cami, mescid, medrese, mektep, hamam, zaviye, çeşme yaptırmıştır. Tüm bu yapıların işlemesi için de bunlara çeşitli vakıflar tahsis etmiştir. Sultanahmet Meydanı’nda da kendi adıyla anılan sarayı yaptırmış ve bu sarayda ikâmet etmiştir. İyi eğitim alan İbrahim Paşa, kendi ana dili dışında birkaç tane daha dil bildiği, askerlikle ilgili çeşitli kaynaklar incelediği (Büyük İskender, Hannibal ve Roma İmparatoru Iulius Caesar), müzikle yakından alakadar olduğu ve Muhsine Hatun ile evli olduğu bilinmektedir.