İstanbul’un uluslararası bir ticaret merkezi olmasında en etkili konuma sahip olan ticari yapısının temeli ve âdeta bu yapının kalbi olarak görülebilecek unsuru bedestendir.

Türkçe’de “bedesten” olarak kullanılan bu kavram, Arapça bez satılan yer olarak adlandırabileceğimiz “bezzazistân” kelimesinden ileri gelmekte ve özellikle Osmanlı dönemi için kumaş loncasının (bez satanların) merkezi olmakla beraber,  , silah ve kumaş gibi birçok ürünün de satıldığı ticaret merkezlerini tanımlamaktadır.

Selçuklular döneminde ilk belirtileri hissedilen, ancak temelde Osmanlı İmparatorluğu devrinde ortaya çıktığı bilinen bir ticari yapı çeşidi olan bedestenler “vakıf-imaret” sistemi içerisinde şekillenmektedir. Bu sisteme göre ticari mekânlar cami çevresine yakın, güvenli ve işlek bir alana kurulurdu. Osmanlı başkenti İstanbul’un Büyük Çarşı’sını (Kapalıçarşı) oluşturan bedestenler  cami çevresinde şehrin  yüksek bir mevkiinde konumlandırılmıştı.

Genel manada çarşılar; özelde ise bedestenler; insanlar arası mesafeyi yok eden ve iktisadi anlamda canlılığı bir merkezde toplayarak ticareti olabildiğince artıran yegâne alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu manada Osmanlı Devleti için iktisadi ve sosyal etkileşimi sağlayan bir alan olarak bedestenler, cami ve mescit ile birlikte âdeta şehrin merkezini oluşturma gibi bir özelliği de içerisinde barındırmaktadır.

Osmanlı’nın ilk bedestenleri (Cevahir, Sandal ve Galata bedestenleri) için kuruldukları dönem itibarıyla sembolik bir değer taşıma, ayırt edicilik içerme, yönetsel manada vakıf yönetiminin bir parçası ve nihayet ekonomik hayatın en önemli sahnesi konumunda olma özelliklerine sahip oldukları söylenebilir. Sahip oldukları önemli özellikler sayesinde İstanbul Kapalıçarşı’sının günümüz hâlini almasını sağlayan en önemli ticaret yapıları bahsi geçen bu ilk bedestenlerdir.

Günümüze kadar çeşitli işlev ve yapısal değişiklik geçirerek ticari faaliyetlere merkezlik yapmaya devam eden bu üç bedestenin ilki Eski-İç Bedesten olarak da anılan Cevahir Bedesteni’dir.

Cevahir Bedesteni, Fatih Sultan Mehmed’in fermanıyla (Bedestenler ancak padişah fermanı veya vezir hükmü ile kurulabilirdi.) şehrin ekonomisini güçlendirmek ve fetih sırasında tahribat gören İstanbul’un ekonomik çehresini düzeltmek amacıyla 1461 yılında inşa edilmiştir.

İstanbul Kapalıçarşı’sının merkezi konumunda, günümüzde ise çarşının batısındaki Sahaflar Çarşısı’na yakın bir konumda Bulunan   Cevahir Bedesteni, XV. yüzyıl için fetih sonrası hem siyasi hem de ekonomik bakımlardan dört temel ekonomik işlev üzerine örgütlenmiştir. Cevahir Bedesteni hem depo hem de perakende satış yapılan bir çarşı hem de kervan hazırlıklarının yapıldığı yer olması bakımından uluslararası ticaret işlemlerinin sürdürüldüğü bir lojistik üs, esnaf loncalarının yönetimlerinin bulunduğu idari bir merkez ve nihayet tüccarların değerli mal-evraklarının saklandığı bir banka durumundadır.

 

Cevahir Bedesteni, dükkânların yanı sıra özellikle altın, gümüş, para ile değerli evrakların saklandığı birçok kiralık dolap ve kasalardan oluşmaktaydı. Bu kasaların yanında çeşitli emtia ambarlarının da bulunması bedestenin sahip olduğu ekonomik işlevin göstergesidir.

Sandal Bedesteni(Yeni Bedesten):Artan ticari faaliyetler ve  ortaya çıkan ihtiyaç neticesinde Cevahir Bedesteni’nin doğusuna Kanunî Sultan Süleyman tarafından değerli dokuma ürünlerinin satış yeri olması amacıyla 1520 tarihinde  Sandal Bedesteni veya diğer ismiyle Yeni Bedesten inşa ettirilmiştir.

Nitekim “sandal” ismi de bir Hint kumaş cinsinin adıdır.Yaklaşık olarak 1,280 m2’lik bir alana yayılmış olan Sandal Bedesteni içinde hücreler bulunmamakta; bu durum bedestenin değerli eşyaları depolama fonksiyonunun bulunmadığını göstermektedir.

Du Loir’in seyahatnamesinden öğrendiğimiz kadarıyla Sandal Bedesteni’nde kumaş veya dokuma ürünlerinin yanında değerli kaplar, kılıçlar, halılar ve at arabaları için eyer ve koşum malzemeleri de satılırdı.

 Galata Bedesteni: Osmanlı Dönemi İstanbul’unda inşa edilmiş üçüncü bedesten ise tarihî yarımadanın dışında Galata semtinde bulunmaktadır. Bu nedenle Galata Bedesteni ismiyle anılan bu yapı, XV. yüzyılın ikinci yarısında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Galata semtinin uluslararası ticari bir merkez olarak konumlanması nedeniyle bu bedestende; şehre gelen mallar depolanır ve satılırdı. İstanbul’un diğer bedestenlerine nazaran daha ufak bir alana yayılmış bulunmasına rağmen bedestenin iki katlı ve dışa bakan dükkânlara sahip olması etrafında bir ticari hayatın canlanmasında fazlasıyla etkili olmuştur.

Mimari açıdan bedestenlerin özellikleri onların ticari işlevlerini yansıtan ve destekleyen mahiyettedir. Uzun ömürlülüğü sağlaması bakımından sağlam bir taş yapı olarak inşa edilen bedestenler; yüksek duvarlı, az pencereli ve demir kaplamalı sağlam kapıları ile dikkat çekmektedir. Tıpkı camilerde olduğu gibi bedestenler de çok kubbeli bir yapı olarak genellikle kare ya da dikdörtgen şeklinde inşa edilmiştir. Cevahir Bedesteni 15, Sandal Bedesteni 20 ve Galata Bedesteni ise 9 kubbeli olarak inşa edilmiştir.

 Cevahir ve Sandal bedestenlerinin dört farklı girişi; yani dört ayrı kapısı bulunmaktadır. Bu farklı giriş noktalarından dışarıya açılan sokaklar üzerine inşa edilen dükkânların birleşimiyle günümüz Kapalıçarşı’sı oluşmuş ve bu çarşı, iki bedestenin etrafında gelişmiştir. İstanbul’un ilk bedestenleri yüksek duvarları ve kubbeli yapısıyla âdeta birer iç kale gibi İstanbul Kapalıçarşı’sının en fark edilir yapıları unvanını günümüzde dahi taşımaktadır. Ekonomik ve mimari özellikleriyle bu iki bedestenin etrafında şekillenen İstanbul Büyük Çarşı’sı aslında bir bedestenler çarşısı olarak nitelendirilebilir. Büyük Çarşı veya yaygın olarak bilinen ismiyle İstanbul Kapalıçarşı’sı bedestenler etrafındaki sokaklarda faaliyet gösteren dükkân ve hanların oluşturduğu bir yapıdır.

Cevahir ve Sandal bedestenleri arasında bulunan sokaklara açılan dükkânlar ve bu bedestenlerin etrafında inşa edilen hanlar, gelişen ticaretin göstergesi olmakla beraber Kapalıçarşı’nın da nasıl meydana geldiğini tasvir etmektedir. Zamanla iki bedesten, Kapalıçarşı’nın içerisinde kalmış ve işlevlerini ifa etmeye devam etmişlerdir. Bedestenlerin taşıdıkları bu işlevler sayesinde şehirler için ayırt edici özellikleri ticari ve son kertede ekonomik temeldedir. Bir Osmanlı şehrinde bedesten inşa edilmiş ise bu durum o şehir için ayırt edici bir özellik olarak sayılmaktadır.

İstanbul, sahip olduğu Cevahir, Sandal ve Galata bedestenleri ile ticari anlamda üç bedestene sahip olan yegânen merkez konumundadır. Cevahir ve Sandal bedestenleri tarihte birçok yangın geçirmiş olmasına rağmen hâlihazırda İstanbul Kapalıçarşı’sı içerisindedir.

ALINTI: Antik Çağdan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi Cilt I, Ü. Serdar SERDAROĞLU, İstanbul Üniversitesi

KAYNAKLAR

Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu

Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2009

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ

(1300-1600), İstanbul 2006

Semavi Eyice, “Bedesten”, DİA, V

Halil İnalcık, “İstanbul’un İncisi: Bedesten”, İktisat

ve Din, ed. Mustafa Özel, İstanbul 1997