Karamanlı bir ailenin çocuğu olan Pîrî Reis, Kanuni devrinde Portekiz ile sürekli savaş halindeydi. 80 yaşındayken Aden şehrindeki Arap isyanını bastırmakta başarılı olduğu için kendisine yeni bir görev verildi. Süveyş'ten donanma ile Basra'ya gidip, buradaki 15.000 askeri ve diğer gemileri de yanına alarak, Hürmüz adasını ele geçirmesi istendi.

Bu adaya mümkün olduğunca Portekizlilere bulaşmadan ulaşması isteniyordu. Hint Okyanusu'na otuz civarı gemi ile açılan Piri Reis, kendisinden iki kat sayıca fazla Portekiz gemisini burada yenmeyi başardı. Savaştan kurtulup kaçan kimi Portekizliler Hürmüz adasındaki kaleye sığındı. Kalenin etrafı sarıldı fakat buradaki Portekiz garnizonu hazırlıklı olduğu için işgal edilemedi. Kuşatma kaldırıldı. Bazı tarihçiler bu kuşatmanın kaldırılma nedeninin Piri Reis'in Portekizlilerden rüşvet alması olduğunu iddia ederler. Bölge halkının Portekizlilere yardımı üzerine kızan Piri Reis, burayı yağmaladı.

Bu yağma onu idam sürecine götüren olayı başlattı. Basra valisi Ramazanoğlu Kubad Paşa'dan yardım istedi. Fakat vali onu bu yağmadan dolayı tutuklamak ve mallarına el koymak istedi. Portekiz donanmasının geniş bir kuvvetle Basra körfezini kapatmak üzere yola çıktığını haber aldı. Piri Reis'in donanması bakım ve onarım yaptırıyordu. Portekizlilerin ablukasına maruz kalmamak için askerlerini bırakarak 3 gemi ganimet ile Süveyş'teki donanma merkez tersanesine geri döndü.

Basra valisinin şikayeti Mısır valisine ulaştı. Piri Reis tutuklandı. Mısır valisinden divana iletilen konuda Piri Reis kuşatmayı kaldırmak ve donanmayı bırakmak suçlarından yargılandı. Kendisi bakımsız donanma ile denize açılmasının sakıncalarını dile getirdiyse de suçlu bulunmasına engel olamadı.Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanı üzerine 1554'te Kahire'de boynu vurularak idam edildi.

İdam edildiğinde 80 yaşının üzerinde olan Pîrî Reis'in terekesine devletçe el konuldu.

Yaşının seksenbeşe yaklaştığı 1554 yılında idam edildiği zaman, ardında, o güne dek bilinmeyen birçok deniz bilgileriyle dolu cilt cilt eserler, yıllarca Türk denizcilerine kılavuzluk edecek haritaları bırakıyordu. Bundan arasında (Kitab-ı Bahriye) si, Ege ve Akdeniz’in bir kılavuzu sayılır. Eserin ilk bölümlerinde denizcilik, fırtınaların çeşitlerinden, dünyanın yuvarlaklığından, pusula ve haritanın kullanışından söz edilir.

Akdeniz’in, demir atmaya elverişli limanları, sığınılacak koyları, eserde birer birer gösterilmiştir. Yine eserin ilk bölümlerinde, Amerika’nın keşfinden bahsedilir ki, o güne dek Amerika’nın varlığından bahseden ilk eser Kitab-ı Bahriye olmuştur.

Pirî Reis’in, bugün İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi’nde saklanan ve 1528 yılında çizilen Amerika haritasında, Atlas denizi ile Amerika’nın kuzey kıyıları, özellikle Grönland Florida yarım adasına kadar uzanan sahiller ayrıntılı bilgilerle resmedilmiştir.

1929 yılında, Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan bu haritayla Atatürk yakından ilgilenmiş, olduğu gibi yayınlanmasına, ayrıca üzerinde incelemeler yapılmasını emretmişlerdir. Atatürk Harita’yla ilgili manevi Kızı Afet İnan ve Türk Tarih Kurumu’na görev vermiş; birer rapor hazırlatmıştır.

Türk denizcileri arasında Pirî Reis, başarılı bir kaptan olduğu kadar, ileri görüşlü bir bilim adamı, coğrafyacı olarak ayrı bir yer alır. Pirî Reis’in eserleri, dünyanın çeşitli dillerine de çevrilerek basılmış, onun şöhreti Türkiye sınırlarını çoktan aşmıştır.

Pirî Reis’in ölümünden sonra, onun asla doldurulamayacak seçkin yerine Murad Reis, Seydî Ali Reis gibi tanınmış denizciler geldi. Onlar, Pirî Reis’in gösterdiği hedeflerde gerçekten başarılı hizmetler gördüler. Sonunda büyük denizci Barbaros Hayreddin, Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirerek Osmanlı Devleti’nin deniz gücünü dünyaya bir kez daha tanıttı.

Yorumlarınızı yorum kısmına yazınız..