EDİRNE TARİHÇESİ

İlkçağda Orta Asya’dan göç edip buraya yerleşen Traklar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Trakların çeşitli zamanlarda kurduğu küçük devletler tarafından yönetilen Trakya, bir süre Persler tarafından işgal edilmiş, daha sonra Makedon Krallığına geçmiştir. Edirne ise M.S. 123-124 yıllarında Doğu'ya bir gezi yapan Roma İmparatorlarından Hadrianus tarafından yeniden kurulmuşçasına imar edilmiş ve şehir artık "Hadrianus'un Kenti" anlamına gelen Hadrianapolis olarak anılmıştır. Dönem dönem Avarlar, Peçenekler ve Bulgarlar tarafından ele geçirilen şehir her defasında yeniden Bizanslıların eline geçmiştir.

1361 yılında I. Murat zamanında Lala Şahin Paşa tarafından fethedilene dek Bizans egemenliğinde kalmıştır. 1. Murat zamanında yazılan mektuplarda artık adı Edirne olarak anılmaya başlamıştır. Osmanlılar kenti 1365 yılında başkent yaptılar. 1453 yılında İstanbul’un fethine kadar 88 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun payitahtı olan kent, daha sonraki yıllarda “Paşa Sancağı” adıyla Rumeli Beylerbeyliği’ne bağlı bir vilayet olarak kalmıştır.

Ancak kent fetret döneminde kardeşlerin, daha sonra Düzmece Mustafa olayında sahte kardeşin mücadelelerine, yeniçerilerin 2. Mehmet’e isyanı ile baba 2. Murat’ın 3. Kere tahta çıkışına, baba 2. Bayezıt ile oğlu Selim arasındaki taht kavgasına tanıklık etti, bunun yanı sıra yüzyıllarca Osmanlı’nın Avrupa seferlerinde merkez üs oldu. Hatta 4. Mehmet ile 2. Mustafa payitaht İstanbul olmasına rağmen hayatını Edirne’de geçirmiştir.

1829 yılında birkaç ay, 1878 yılında 13 ay Rus işgalinde kalan Edirne, Balkan Savaşlarında 1913 yılında da 4-5 ay kadar da Bulgar- Sırp işgalinde kaldı ve son kez 1920-1922 arasında Yunan işgaline uğradı.

17. yy'da Edirne 350 bin nüfusu ile İstanbul, Paris ve Londra'dan sonra Avrupa'nın dördüncü büyük kentiydi. İmparatorluğun gerilemesi, geçirdiği büyük yangınlar (1745, 1751) depremler (1752) ve işgaller (1829 ve 1878 Rus, 1913 Bulgar, 1920-1922 Yunan) kentin sosyal ve ekonomik dengelerini etkiledi. 1900'lü yılların başında şehrin nüfusu 200 binin altına düşmüştü.

24 Temmuz 1923'deki Lozan Antlaşması'yla da o artık Türkiye Cumhuriyeti'nin Trakya bölgesinde Yunanistan ve Bulgaristan sınırı boyunca uzanan, bağrında pek çok Türk anıtını taşıyan sınır kentiydi. İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı Eserleri bakımından en zengin üçüncü şehrimizdir.