Aslında ilk spor takımı diyebileceğimiz Bamyacılar ve lahanacıların tarihi çok eskilere dayanır. Şöyle ki;

Çelebi Mehmed'in Babası Yıldırım Beyazıt ,Timur’a savaşta (1402) yenilince Çelebi Mehmed süvarileri daha iyi yetiştirme kararı alarak Amasya’ya çekilir. Burada süvarileri (diğer adıyla ‘Cündi’yi) eğitime alıp, bir kısmını kendisi adına (Bamyacılar ), diğer bir kısmını da oğlu II. Murat adına (lahanacılar) yetiştirir. Bu iki takım bir süre sonra birbirine rakip olur.

Amasya’nın bamyası meşhur olduğu için Çelebi Mehmet’in takımına Bamyacılar, Merzifon’da Lahana meşhur olduğu için II. Murat’ın takımına ise Lahanacılar takımı adı verilir. Bu takımlardan Lahanacılar yeşil gömlek ve pantolon giyer yeşil bayrak taşırken, Bamyacılar ise kırmızı pantolon ve gömlek giyer, kırmızı bayrak taşırlar.

Bu iki takım okçuluk, mızrak vs. gibi birçok dalda müsabakalara da girerler. Bu müsabakalarda ‘Haydi Bamya ’, ‘Bastır Lahana’ veya ‘Lahanaya kuvvet’, ‘Bamyaya lezzet’ tezahüratları yankılanır. Bu müsabakalar yıllarca böyle devam eder. Öyle ki her iki takımı destekleyen padişahlar tepesinde Lahana ve Bamya olan anıtlar bile dikmişlerdir. Bazı mezar taşların da da bu simgeyi görmek mümkündür.

Bu anıtlardan günümüze kadar gelen Beykoz Paşabahçe Parkı’nın içerisinde Lahana anıtını, Topkapı Sarayı’nın Bab-ı Hümayun Kapısı’ndan inen yolun üzerinde biri bamya, diğeri lahana motifli iki dikili taşı ve yine Beykoz Çengelköy’deki polis karakolunun önündeki kaldırımda tepesinde kocaman bir lahananın bulunduğu çeşmeyi saymak mümkündür.