Eski İstanbul Adliyesi ve Firuz Ağa Camii arasında kalan, Mehmet Akif Ersoy Parkı olarak adlandırılan alanda Antıochos Sarayı ,İmparator II. Theodosius’un eğitmeni Pers kökenli Antiochos tarafından M.S. 414-433 yılları arasında inşa edilmiştir.

Günümüze kadar ayakta kalamamış olan yapının bazı duvar kalıntılarına park ve Eski Adliye Binası’nın bahçesi içerisinde rastlamak mümkündür.

https://www.istanbulburda.com/images/upload/Antiochos-SarayY-5.jpg

Sarayın gösterişli esas mekanı 6. yüzyılın başlarında kiliseye dönüştürülmüş, daha sonra Azize Euphemia’ya ait kutsal emanetler buraya taşınmış ve kilise bu azizeye adanmıştır. Zamanla tahrip edilen yapı bir ara silah deposu olarak da kullanılmıştır. Büyük olasılıkla 16. yüzyılda yıkılmış, 1522 yılında saray harabesinin bir kısmının üzerine İbrahim Paşa Sarayı (bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi) inşa edilmiştir. 18. yüzyılın ortasında Nuruosmaniye Camisi inşaatının hafriyat toprağı da kalıntıların olduğu yere dökülmüştür.

Antiochos Sarayı 7. yüzyılda martiriona (mezar şapeli) dönüştürülerek Azize Eufemia’ya atfedilmiştir.

Hikaye'ye göre; Azize Eufemia, Hıristiyanlığı kabul ederek Tanrı Ares adına düzenlenen pagan ayinine katılmayı reddettiği için o dönem pagan olan Romalılar 16 Eylül 303 günü Eufemia’yı ahşap yuvarlak bir çıkrığa, ellerinden ve ayaklarından bağlayıp, tekerleği yavaş yavaş döndürülerek, acılar içinde işkencelerle öldürülmüştür.

https://1001istanbul.com/wp-content/uploads/2016/06/azize-eufemia-2.jpg

Öldürüldükten sonra Azize Eufemia’nın naaşı Hıristiyanlar tarafından Kalkedon (Kadıköy)’da yaptırılan bir kiliseye defnedilmiştir.

http://2.bp.blogspot.com/-CTp9sUu9rmw/VoureZFYMWI/AAAAAAAAAdM/eSvNgAi9sc8/s640/ay%25C4%25B1aefemia%2B%25282%2529.jpg

Ancak 626 yılında Kalkedon’u işgal eden Perslilerin bu kiliseyi yağmalaması üzerine kemikleri alınarak bugünkü Koşuyolu’nda bulunan fakat günümüze ulaşamamış olan bir Hipodrom’un kilisesine nakledilmiştir.

7. yüzyılda çıkan bir yangında bu Hipodrom ve kilisesi yanınca Azize Eufemia’nın kemikleri buradan alınıp imparatorluğun kalbine taşınmış ve Antiochos Sarayı bir martirion/kiliseye çevrilerek buraya konulmuştur.

https://www.istanbulburda.com/images/upload/Antiochos-SarayY-10.jpg

Azize Eufemia hakkında anlatılan bir efsaneye göre; 325 yılında toplanan İznik (Nicaenum) Konsülü’nde Kilise ve Tanrı ile İsa arasındaki baba-oğul ilişkisini reddeden Libya kökenli Arius isimli din adamının destekçileri karşı karşıya gelince Hıristiyanlık içinde büyük bir fikri ayrılık ortaya çıkmıştır. Meselenin çözümü içinse o dönem ölmüş olan Azize Eufemia’nın naaşından medet umulmuştur. Kilise’nin resmi görüşü ve Ariusçuların sapkınlık olarak görülen görüşleri birer kağıda yazılarak Azize Eufemia’nın lahtinin içine bırakılmış.

Bir hafta sonra lahit tekrar açıldığında resmi görüşlerin yazılı olduğu kağıdın azizenin kalbinin üzerinde, Ariusçu görüşlerin yazılı olduğu kağıdın ise azizenin ayaklarının dibinde olduğu görülmüş, böylece Ariusçu görüşlerin yanlışlığı yapılan “deney” ile de ortaya konulmuştur.

Günümüzde, Sultanahmet’teki Adliye Sarayının arka tarafında, adliye görevlilerine ait bir otopark bulunuyor. Burada, gözden ırak bir yerde, önü tel örgüyle kapatılmış bir yapı görülür, üç camsız penceresi ve bir kapısı bulunan bu yapının tel örgülerle kapatılmış pencerelerinden, biraz da zorlanarak içeriye baktığınızda, karşıdaki duvarda çok ilginç bir şey görürsünüz. Karelere bölünmüş panolar halinde, çok kötü durumda olan fresko resimler size bakar duvardan. İşte o resimlerde, azizenin tekerleğe bağlanmış halde, işkenceler içinde acı çekerek öldürülüşü betimlenmiştir.