Kahve Molası’nda bugün sizleri 160 yıl öncesine götürüyoruz. 13 Ocak 1863’te, Kimyager Derviş Paşa halka açık fizik dersi veriyor. Dârulfünûn’da eğitim bugün, bu fizik dersiyle kısmen başlıyor.

1846’da faaliyetlerine başlayan Meclis-i Maârif-i Umûmiyye, mimar Fosatti ile anlaşarak, kendisinden Avrupa üniversitelerine benzer büyük bir bina yapmasını ister.

Abdülmecid, medreselerden farklı bir kurumun hayata geçirilmesini isteyen ilk sultandır. Rumeli seyahatine çıkmadan önce de Dârulfünûn’un kurulmasını emreder. “Fenler evi” anlamına gelen “dârül-fünûn” adının verilmesi de bu dönüşümün en belirgin göstergesi olur.

Ferit Odman ile Ücretsiz Endüstrimantal Masterclass Ferit Odman ile Ücretsiz Endüstrimantal Masterclass

İnşasına başlanacak yapı, Ayasofya yakınındaki arsa üzerine üç katlı, 125 odalı olarak planlanır. Projeye Fosatti’den sonra mimar Ahmed Efendi devam eder fakat binanın yapımı bir türlü bitmez. 1863’te kısmen bitirilir ve eksiklerinin tamamlanması için yetkililerden iki yıl daha izin istenir.

Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa, binanın resmi açılışına kadar (1865), burada halka açık, konferans şeklinde dersler verilmesini ister. 13 Ocak 1863’te, İbrahim Edhem Paşa’nın denetimi altında kimyager Derviş Paşa önce fizik sonra da kimya derslerine dair konuşmasıyla ilk dersi verir.

Kimyager Derviş Paşa, fizik ve kimya biliminin ne derece lüzumlu ve ehemmiyetli olduğunu belirttiği giriş konuşmasından sonra, dersi halkın anlayacağı üslupta işler ve halkın önünde bazı uygulamalar yapar.

Eğitimdeki bu atılım halkta ve devlet yetkililerinde büyük ilgi uyandırır. 1863 ve 1865 yılları boyunca fizik, kimya, doğa bilimleri, tarih ve coğrafya dersleri Hekimbaşı Salih Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Derviş Paşa, Nazır Saffet Paşa gibi isimler tarafından serbest bir şekilde, dersleri izleyen ve takip eden kitleye verilir.

1865’te binanın Maliye Nezâreti’ne verilmesiyle serbest derslere geçici olarak Çemberlitaş civarındaki Nûri Paşa Konağı’nda devam edildi. 1869’da Çemberlitaş’taki Basın Müzesi’ne taşınan Dârulfünûn, 64 yıl sonra da 1933’ten itibaren İstanbul Üniversitesi olarak eğitim ve öğretim hayatına devam etti.