Çarmıha germe

En eski işkence yöntemlerinden biri çarmıha germekti. Fenikelilerce yaygın biçimde kullanılması ne kadar eski bir yöntem olduğunu gösterir. Ayrıca İskitler, Yunanlar, Romalılar, Persler ve Kartacalılar tarafından da kullanılmıştır. Haçın kullanımı, büyük bir olasılıkla, çoğu kavimde kazığa oturtmaktan önce uygulanmıştır. Ağaç haç, tarihin farklı dönemlerinde, farklı kavimlerde değişik biçimler almıştı. İsa'nın çarmıha gerilmesiyle ölümsüzleştirilen biçim, her halde o zaman en yaygın olarak kullanılan biçimdi. Kısa bir ağaç parçasının daha uzun, dik bir kazığa yatay biçimde çakılmasından ibaret, çok ilkel bir düzenekti. Bu kazık, infazdan önce toprağa sıkıca çakılırdı. Kırbaçlandık tan sonra haç direğini infaz meydanına taşıtmak, suçluya her zaman yaptırılan bir uygulamaydı. İnfaz meydanına gelindiğinde, kurban çırılçıplak soyulur ve başı çapraz direğin üstüne ve kolları yanlara gelecek biçimde sırtüstü yatırılırdı. Bazı durumlarda kolları direğe bağlamak için ip kullanılırdı; bazen de bu işlem uygulanmayıp avuç içleri direğin iki yanına gerilip çivilenirdi. Çarmıh, üstüne bağlanmış ya da çivilenmiş insanlarla birlikte dik konuma getirilirdi. Suçlunun bütün ağırlığını ellerine verip etin yırtılmasını engellemek için gövde, dik kazığa sabitlenmiş enli bir tahtayla desteklenirdi.

Yerden biraz daha yukarıda olan ayaklar, dikey konumdaki direğe çivilenir ve bazı durumlarda bacaklar bir ip le direğe bağlanırdı. Her bir ayaktaki büyük ve uzun çiviler ayağın üstünden çakılıp tabandan çıkarılırdı. Ölüm yavaş ve dayanılmaz biçimde acı verici olurdu. Kimi zaman suçlulara yiyecek ve içecek verilerek iyice uzatılan, günlerce devam eden bir işkence biçimiydi bu. Zulmedenin ya da celladın habisliğine veya kinciliğine göre ıstırap daha da artırılabilir veya şiddetlendirilebilirdi. Bazen bacaklar ağır darbelerle kırılır, yüz ve göğüs kancalı aletlerle yırtılır, gövde sivri uçlu sapalar veya kazıklarla delik deşik edilirdi. Bazen anal yoldan veya cinsel organa sopalar sokulup çıkarılırdı. Bir diğer yöntem de böcekleri çekmek için yüze bal sürmekti. Romalılar ve başka birçok kavim, gövdeyi çürüyüp kemiklerden başka bir şey kalmayana değin haçın üstünde bırakırdı. Yahudiler ölümden hemen sonra cesetleri indirirler ve Musa'nın öğretilerine uygun biçimde gömerlerdi, yani, "Gövdesi bütün gece ağaçta kalmayacak, onu ne olursa olsun o gün gömeceksin," düsturunda olduğu gibi. Çarmıha germe, çok sık uygulanmamakla birlikte, yüzyıllar boyunca görüldü. Kayda geçen son olaylardan biri Fransa'da 1127 yılında Dürüst Charles'ın katili Bertholde'un, Louis'nin emriyle çarmıha gerilmesidir.

Oyun Zarları

Engizisyonca uygulanan hafif cezalardan biri sayılan bu işkencede, mahkûm, yere yatmaya zorlanırdı. Bu konumda bağlanır ya da tutulurdu. Zar biçiminde ancak bir yanı içbükey olan bir çift demir veya başka bir metal, sağ ayağının topuğuna yerleştirilir ve iple sıkıca bağlanırdı. Vida yardımıyla baskı uygulanır ve ete metal batırılırdı

Dağlama

Bu ceza bir zamanlar İngiltere’de de yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Roma ve Bizans döneminde de suçun niteliğine göre çeşitli işaretler ve harfler kullanılarak, Kızgın demirin yüze yada avuç içine basılması şeklinde damgalanmasıdır. Dağlamakta iki amaç güdülebilir. Kızgın demirin deriye vurulmasıyla suçlular imlenirken hiç de hafif olmayan bir ceza veriliyor, böylece şu yada bu suçtan yeniden tutuklanmaları halinde mahkeme önceki suçlarından haberdar oluyordu. Bazı durumlarda elden çok daha hassas yerler de dağlanırdı. Dükkân soyanların cezası gözün hemen altının dağlanmasıydı. Tanrı’ya küfretmenin cezası, dilin kızgın şişle delinmesiydi; yalancı tanıklığın cezasının bir kısmı alnı P harfi (Perjury: Yalancı tanıklık.) ile dağlamaktır.

Diri diri yakmak

Bu infaz biçiminin İncil’de yer alması, ne denli eski olduğunun da kanıtıdır. Babilliler de bu yöntemi belirli suçlar için bir infaz biçimi olarak kullanmışlardır. Maximinus’un dehşet verici zalimliğinin kurbanı olan Apphianus’un ölümünü anlatan Eusebios da bu yöntemden söz eder. Adamın ayakları yağa batırılmış, pamuklara sarılmış be sonra tutuşturulmuştur. “Şehit, bu dehşet verici manzara ile bütün görenlere korku salması için iyice yükseğe asılmıştı ve aynı zamanda yan taraflarını ve kaburgalarını, şişmiş bir yığına dönüşene kadar tarakla yırtmışlardı ve yüzünün görüntüsü tamamıyla değişmişti. Uzun bir süre ayaklarını harlı ateşle yaktılar, etleri erimiş mum gibi aktı ve ateş kemiklerini kuru sazlar gibi yaktı ”Vahşi halklar tutsaklarını bu yolla yakmayı adet edinmiştir. Genelde, düşmanlar, alt tabakadan olanlar ve aşağılık, tiksindirici suçlar işleyenler için yerinde bir infaz yöntemi sayılmaktadır. “Bir papazın kızı, fahişe gibi davranıp kendini kirletirse, babasını da kirletmiştir: Ateşte yakılmalıdır.” Konstantinos, özgür bir kadınla zina yapan kölelerin diri diri yakılmasını emretmiştir. Din sapkınlığıyla suçlu bulunanlara verilen gözde bir ceza yöntemiydi bu. Engizisyon binlerce kişiyi alevlere mahkûm etmiştir. Bütün Avrupa’da, Katolikler kadar Protestanlar arasında da, büyücülük ve cadılıkla ilişkisi olanlara uygulanan çok gözde bir yöntem olarak görülmektedir.

Haşlamak ve Kızartmak

Haşlayarak öldürmek çok eski bir infaz biçimidir. Eski kaynaklarda tekrar tekrar konu edildiğini görebiliriz. Uygulama yönetimi basittir. Su, yağ veya balmumuyla dolu koca bir kazan ya da başka bir kap kaynayıncaya kadar ısıtılır ve kurban, çoğunlukla önce başı olmamak üzere, bunun içine atılırdı. Veya cellatlar kurbanın acısını uzatmak istediklerinde elleri ve kolları bağlı, başı dışarda olan kurban, kazanın içine konur ve içindeki sıvı yavaş yavaş kaynama derecesine getirilirdi. Kızgın tava yöntemi, kurbanın içi yağ, balmumu veya zift dolu genişçe ve sığ bir kaba konulup diri diri kızartılması dışında haşlanmaktan pek farklı değildi. Bu işlemin bir başka çeşidi de altında ateş yanan bir ızgara veya sac kullanılmasıydı. Bu tür işkence tanımlamaları içerisinde, Josephus’un aktardığı ve Makabicileri anlatan işkence hikâyeleri, belki de en ünlü olanıdır. Josephus, acımasız canavar Antiokhos’un emriyle, bir anneyle yedi oğluna yapılan işkenceleri ve infazı anlatır. "Tiran onları boğa-organıyla dövdürdü; Makabi önce büyük oğlanın soyulmasını emretti, oğlan elleri bağlı halde işkence tezgâhına yatırıldı, en zalim biçimde dövüldü, işkenceciler oğlanı emredilenden kat be kat fazla dövdüler.

Sonra işkence çarkına kondu ve ayaklarına ağırlıklar asıldı, öyle sımsıkı gerildi ki sinirleri ve iç organları dağıldı; yine de bütün bu süre içinde Tanrı'ya sesleniyordu. Bir ateş yakıldı ve işkence çarkına gerildi, bu halde ateşe atıldı, alevlerden öyle yandı ki bağırsakları ortaya çıktı, hala kendindeydi. Ardından ateşten alınarak katledildi, dili koparıldı ve kızgın tavaya kondu, düşmanlarının hayranlığı, annesi ve kardeşlerinin ölümünü kurtuluş olarak karşılamalarıyla bu hayattan göçtü. "Peşinden Aber adlı ikinci kardeş askerlerce sürüklenip getirildi. Tiran ona bütün işkence aletlerini gösterdi ve kurbanı yemesini istedi; reddetmesi üzerine elleri zincirlerle bağlandı ve bu halde asıldı, derisi başından dizlerine kadar yüzüldü, göğsündeki iç organları görünüyordu: Sonra üstüne kana susamış zalim bir panter salındı ancak hayvan onu koklayınca zalimliğini unuttu ve ona hiçbir zarar vermeden uzaklaştı. Bu, Tiran'ın öfkesini artırdı ve Aber'in çektiği işkence daha da uzadı. Haykırışından hemen sonra ruhu Tanrı'ya kavuştu. "Sonra üçüncü oğlan Machir getirildi. Tiran, yeni işkenceler türetmişti. Bir küre getirmelerini emretti ve bütün kemikleri en acınacak biçimde çekilerek eklem yerlerinden çıkarılıp kürenin üstüne bağlandı. Sonra baş ve yüz derisi yüzüldü ve işkence çarkına alındı ama kemikleri daha beter gerilemezdi, çünkü hepsi önceden çıkmıştı, fena halde kan akıyordu-sonra dili kesildi ve kızgın tavaya oturtuldu, ruhunu Tanrı'ya teslim etti." Josephus dehşet verici ve sinir bozucu anlatımına devam eder. Dördüncü çocuk ludas'ın kazığa bağlanıp dövülüşünü, dili koparılıp işkence çarkında can vermeden önce nasıl eziyetlere uğradığını anlatır; beşinci çocuk Achus'un pirinç kaba atılışını, altıncı çocuk Areth'in bir direğe bağlandıktan sonra baş aşağı çevrilip, yakacak ama öldürmeyecek bir mesafede ateşe tutuluşunu, sivri uçlu aletlerle gövdesinin her yerinin delik deşik edilişini ve dilinin kızgın kerpetenle koparılışını ve sonunda kızgın tavaya konuluşunu anlatır; en küçükleri ]acob'un kızgın tavada pişirilmeden önce ellerinin kesilişini ve dilinin koparılışını anlatır. Bunlardan sonra Antiokhos, her Spartalı kadını delirtmeye yetecek bu hunharca ve dehşet verici işkenceleri görmekten çektiği ıstırapla zaten aklını yitirmiş olan anneye döner. "Onu soydurdu, ellerinden astırıp zalimce kamçılattı. Göğüsleri ve cinsel organları kesildi ve o da kızgın tavaya kondu."

Taşlayarak Öldürme

Yöntemin eskiliği, kolay ve açık oluşunda kendini göstermektedir. Herodotos da bunun kullanıldığından söz eder. Küfür, sapkınlık, putperestlik, zina, hayvanlarla ilişki, eşcinsellik vb. için kullanılır. Paganizmin etkisini silmek kolay olmamıştır bu neticeyle Hristiyanlar büyük zulümlere uğramışlardır. Başta İsa’nın öğrencileri olmak üzere Hristiyan inancına sahip olan birçok aziz ve inanlı katledilmişlerdir. Bu katledilişler basit ölümler değil oldukça acı verici işkencelerle gerçekleştirilen bir uygulamadır. Bu ölümler ilk elçilerle (Havariler) ile sınırlı kalmayıp Elçilerden sonra yaşayan Hristiyanlık inancını benimsemiş Aziz ve İnanlılar ile devam etmiştir

Kaynak:

Pr.Dr. Fahriye Bayram (2016), Pamukkale Ünv. Fen Ed.Fak. Arkeoloji Bölümü Lisans Tezi

Scott 2001

Caesarea 1861