SARAYBURNU TEPESİ’NDE GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Sarayburnu Tepesi’nde, Topkapı Sarayı, Aya İrini, Ayasofya, Sultanahmet Camisi, İbrahim Paşa Sarayı, Milion Taşı, Alman Çeşmesi, Küçük Ayasofya Camisi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Cağaloğlu Hamamı, Yeni Cami, Sirkeci Garı, Bukoleon Sarayı, Arasta Pazarı, ve onlarca esnaf lokantası bulunuyor. Birbirlerine çok yakın olan bu yapıları gezmek için bol bol yürüyeceğinizi garanti edebiliriz.

Topkapı Sarayı

Yaklaşık 400 yıllık tarihi ile günümüze kadar ayakta duran saraylar arasnda en eskisi ve 700 bin metrekarelik alanı ile de en geniş olanı olan Topkapı Sarayı’nda usta ellerden Mimar Sinan’ın emeği çok büyük. Mimar Sinan’ın yanı sıra Acem Ali, Davud Ağa ve Sarkis Balyan da sarayı güzelleştiren dokunuşların sahipleri arasında yer alıyor. 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’nde yerini alan Topkapı Sarayı’nda Osmanlı saray hazinesinden kalma gümüşleri, değerli taşları, padişah portreleri ve elbiselerini, Osmanlı ordusunun kullandığı silahları, Hz. Muhammed’in hırkası, sakalı, kılıcını mutlaka görmelisiniz.

Osmanlı Devleti’nin ilk müzesi Aya İrini

Bizans’ın ilk kilisesi olan Aya İrini 330’lu yıllarda inşa edildi. Ancak bugünkü Aya İrini, aynı Aya İrini değil. Çünkü ahşap ilk Aya İrini, 532’de yandı. Hatta onarıldıktan sonra birkaç defa daha yangın çıktı kilisede, deprem atlattı.

Yani kilise pek çok kez geçirildi. İstanbul Osmanlılara geçince müzeye çevrildi ve Osmanlı Devleti’nin ilk müzesi oldu. Şimdilerde çeşitli klasik müzik konserleri de düzenlenen Aya İrini’yi ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

Her mozaikte ayrı bir hikaye: Ayasofya

Ayasofya Müzesi, dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alıyor. Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise, mozaikleriyle büyülüyor. Mozaiklerin yapımında altın, gümüş, cam, pişmiş toprak ve renkli taşlardan oluşan malzemeler kullanıldı.

Osmanlı Dönemi’nde, 16. ve 17. yüzyıllarda, camiye dönüştürülen Ayasofya’nın içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklendi.. 24 Kasım 1935 günü altında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü'nün imzalarının olduğu Bakanlar Kurulu kararıyla Ayasofya müzeye çevrildi.

Roma’nın sıfır noktası

Milyon Taşı, antik dönemde dünyanın merkezi Roma’nın da sıfır noktası olarak kabul ediliyordu. Ayasofya’dan Beyazıt’a giden yolun sağında, tam köşede yer alan ve bugün neredeyse doğru düzgün fark edilmeyen bu taş, “tüm yollar Roma’ya çıkar” sözünün de kaynağı.

Yerebatan Sarnıcı

Ayasofya’nın güneybatısında bulunan Bazilika Sarnıcı Bizans imparatoru I. Justinianus tarafından yaptırıldı. Bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirildi.

Bizans döneminde çevredeki sakinlerin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un Osmanlılar tarafından 1453 yılında fethinden sonra bir müddet daha kullanıldı. Ancak Osmanlılar’ın şehirde kendi su tesislerini kurmasından sonra sarnıça ihtiyaç duyulmadı..

Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı, Roma Dönemi heykel sanatının şaheserlerinden kabul ediliyor.