İBB İmar Komisyonu üyesi CHP'li Sedat Özkan, "Sadece 16/9'da değil, asıl imar ve siluet sorunu Boğaz'da. Koca iş merkezleri yükseldi. Yüzlerce binaya yıkım kararı var. 1980 yasası revize edilmeli" dedi

Betonlaşmanın hızla arttığı, kişi başına düşen yeşil alan miktarının 1 metrekareye düştüğü İstanbul’da son yıllarda imarla ilgili tartışmaların sonu gelmiyor. Yeşil alanların yapılaşmaya açılması için yapılan plan tadilatları, kentsel dönüşüm projeleri, gündem oluşturuyor, protestolara ve davalara neden oluyor. Tabii bir de siluet krizi var ki özellikle Tarihi Yarımada’da siluetin nasıl bozulduğuna dair neredeyse her gün çarpıcı bir kareyle karşılaşıyoruz. Gazete Habertürk yazarı Esra Boğazlıyan, Megakent’in imarla imtihanını uzun yıllardır İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu’nun CHP’li üyesi olan Sedat Özkan’a sordu. Özkan, Tarihi Yarımada’dan Boğaz’a, Esenyurt’tan Kadıköy’e ilçe ilçe, semt semt analizde bulundu. 

İBB İmar Komisyonu’nun 2009’dan bu yana üyesisiniz. Uzun yıllardır İstanbul’un imar durumuna hâkim biri olarak nasıl bir çerçeve çizersiniz?

İstanbul 1930’da planlanmış ama o dönem İstanbul denilerek planlanan yer şimdilerde sadece Fatih’in olduğu yer. Tarihi Yarımada’nın siluetinin korunması için o dönemki planlara notlar düşülmüş. Fakat İstanbul sadece Tarihi Yarımada olarak kalmamış Zeytinburnu, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Küçükçekmece, Bakırköy derken hızla gelişmeye başlamış. Tarihi Yarımada’nın çevresi plansız şekilde gelişmiş ve ipin ucu kaçmış, şehir bütün olarak ele alınamamış.

Hâlâ 1/1000’lik imar planları olmayan ilçeler var mesela...

İstanbul’u bir tek 16/9 binalarının yarattığı siluet problemiyle ele almamak lazım. İstanbul’da bir Boğaz var. Asıl sorun da orada. Adalar ele alınmalı. Çekmece gölleri de Tarihi Yarımada gibi korunmalı. 2009’da İstanbul’un master planı yapıldı. Yüz binlik planlar çok geç yapıldı ama bu planı çok çabuk da kaybettik. Yüz binlik planda 3. Köprü ve bağlantı yolları yoktu. Kuzey ormanları korunacaktı. Yapılaşmaya açılmayacaktı ve İstanbul’un ihtiyacı olan 3. Havaalanı Silivri bölgesinde olacaktı. Şehir sadece Tarihi Yarımada etrafında yoğunlaşmayacak ve yeni kent merkezleri oluşturulacaktı. O merkezlerden biri Trakya civarında Silivri olarak diğeri de Anadolu yakasında Kartal olarak düşünüldü. Depremden dolayı meydana gelen bir kentsel dönüşüm kavramı da ortaya çıktı. Ancak dönüşüm deprem esasına göre değil, nerede mal sahibi de müteahhit de daha çok kazanır düşüncesiyle yürütülmeye başlandı. İstanbul’u planlarken ciddi hatalar yapıldı, bu hatalar da devam ediyor.

Bu hatalara örnekler neler? 

Son örneklerden biri Marmara Üniversitesi’nin 1 milyon metrekarelik Halkalı kampus alanı. Marmara Üniversitesi, Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı bir protokol yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Emlak Konut vasıtasıyla bu alanı planladı. Planlar daha askıdayken kat karşılığı gelir paylaşımlı ihalesini yaptı.

Florya Şükrü Balcı Polis Okulu, planda eğitim alanı. Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu bölgeye de plan yapıyor.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yenilenecek deniyor ama yeşillik korunacak mı belli değil.

Bakırköy Yenimahalle Doğum Hastanesi’nin olduğu yer ofis ve ticaret alanı oldu, inşaat başladı.

16/9 binalarının planı 2009 başlarında meclise geldi. Yapının silueti bozacağını söyledik ama dikkate alınmadı. 16/9 tartışmalarından sonra 100 binlik plan notlarına ‘siluet muhafazası’ adı altında not konuldu. 

Bir tek Tarihi Yarımada yok İstanbul’da korunması gereken. Asıl Boğaz’ın korunması lazım. Asıl siluet sorunu Boğaz’da. Kartal’ın, Kadıköy’ün silueti diğer yandan Adalar’ın siluetine dikkat edilmeli. Kadıköy, Pendik, Maltepe, Ümraniye gibi planlarda maksimum yükseklik serbest hâlâ. 1983’te bir yasa çıkmış Boğaz’ın korunması için ama biz yasanın o dönemki boşluklarından yararlanarak çok büyük yanlışlar yapmışız. Boğaz’da yıkım kararı alınan yüzlerce bina var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı boş yerleri planlayacağına Boğaz’ı planlamalı. Boğaz’da öngörünüm bölgesi var ki yıkımların olduğu yer. Çivi çakılmamalı. Ancak öngörünümde bile yeni yapılar ortaya çıkıyor. Kotlarla oynanıyor. Boğaz’da konutlara kısıtlama var ama ticari binalara yok. Boğaz’ın gerisinde Levent, Ortaköy ve Beykoz’da kocaman iş merkezleri ortaya çıktı. Bu boşluktan ortaya çıktılar. 80 ihtilalinde hazırlanan Boğaz yasasının revize edilmesi lazım. Boğaz’da başıboşluk var.

Kentsel dönüşümü değerlendirecek olursanız en iyi ve en problemli olan bölgeler nereler? İstanbul’da kentsel dönüşüm iyi yürüyor denecek bir yer yok. Kötü giden yerler Fikirtepe, Gaziosmanpaşa. Daha da kötü oluyor. Esenler’de başkan dönüşüm konusunda radikal kararlar aldı. Avantajı iyi kullandı ve örneklemelerinden taviz vermedi. Kocaman askeri alanı ilçe belediyesi olarak kentsel dönüşüm için yetkisine aldı. Bu bir handikap. Böyle bir ihtiyaç varsa bunu İBB yapmalıydı.

‘EN ÇOK İÇİMİ ACITAN ESENYURT’

İmar Komisyonu’nda binlerce dosya geldi önünüze. İçlerinde en çok şerh koyduğunuz neler var?

16/9 var mesela. Meclisten geçer geçmez uyarmıştık. Yükseklik değerinin belirtilmemesi siluet açısından problem demiştik. Bu yönde kendi bürokrasisinin dahi şerhi var ama yine de karar alındı. Orada basiret bağlandı herhalde. 2004- 2009 arasında dava konusu ettiğimiz yüzlerce dosya var. Beni en çok yaralayanlardan biri bölge planı olarak Esenyurt. Esenyurt’un planları tüm muhalefetlere rağmen geçirildi.

Siz neye itiraz ettiniz Esenyurt’ta?

O planlarda notlara göre öyle bir inşaat yoğunluğu ve yüksekliğin olmaması lazımdı. 2010’da itiraz ettik ama koca koca beton duvarlar yükseldi. Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölünün arasında yer alan bir ilçe, zemin müsait değil aslında. Planlardaki zemin etütlerine göre bölgede maksimum 4 kat inşaat olması gerekiyor. Şimdi 15-20 kat var. Plan belli, nüfus belli. 500 hektar alanda 200 bin kişinin yaşamasını öngörüyorsun mesela. O yapılan plana göre bu var ama yeni planda buna dikkat etmezsen ve o alanda 700 bin kişilik plan yaparsan ne olur? Her şey allak bullak olur. Esenyurt planlanırken, daha önce yapılan planların üstüne bir plan yapıldı. Okul alanı olarak ayrılan yeri sen yeni planda konut alanı olarak alırsan sıkıntı olur. Esenyurt büyük bir yara. Küçükçekmece Gölü’nün kenarında 15 katlı binalar da aynı şekilde içimi acıtıyor.

Haliç’e çakılan kazıklarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Doldurma işine nasıl bakarsınız?

Kesinlikle yanlış buluyorum. Biz en başından beri doğal yapıları göz ardı ediyoruz. Haliç, Martı Projesi bunlara örnek. Biz o projeye de itiraz ettik ve davamız var. Ulaşım açısından birtakım tedbirler alınmalı ama bunu teknik ve personelle dolgusuz da yapabilirdik. Yenikapı dolgu alanında yapılan planlara göre yapı yapılamaz. Ama kocaman bir etkinlik alanı yapıldı. Kâğıt üzerinde öyle bir alan yok mesela.

İmar açısından en iyi ve en kötü bulduğunuz yerler nereler?

İstanbul için en kötü örnek Esenyurt. En iyisi de Silivri. Silivri doğal yapısını korumak için mücadele veriyor. Kadıköy gelişme açısından iyi durumda. Gelişme açısından Tuzla kontrollü ilerliyor. Arnavutköy çok iyi başladı ama 3. Köprü ve bağlantı yollarından sonra sahip çıkılmalı. Revize edilmesi gereken yerler Beşiktaş, Üsküdar, Beykoz ve Sarıyer. Bunun için Boğaz yasası şart. Kendi içinde mantıklı ve dengeli gelişen bir ilçe söyleyecek olursam Ümraniye. Yönetim istikrarlı.

‘İstanbul kimin elinde belli değil’

“En büyük sıkıntılardan biri, İstanbul’da 16-17 kuruluşun plan yapma yetkisine sahip olması. İstanbul kimin elinde belli değil. Bir yandan ilçe belediyesi kendi yetkisine göre planlamak istiyor, aynı zamanda İBB planlama yapıyor. Diğer yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye giriyor. Hatta Başbakanlık Özelleştirme İdaresi bile devrede. İstanbul’u Ankara’dan planlamak doğru değil.”

SEDAT ÖZKAN KİMDİR?

Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Kadastro Mühendisliği mezunu. 1984-1989 Bakırköy Belediyesi Harita Mühendisi, 1989-2004 Küçükçekmece Belediyesi Harita Müdürü ve Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 2004-2009 arasında Büyükçekmece Belediyesi Başkan Yardımcılığı’nı üstlenen Özkan, 2009’dan beri İBB İmar Komisyonu’nun 9 üyesinden biri.