Sinthome Nedir ve Hayatımızdaki Yeri Nedir? Sinthome Nedir ve Hayatımızdaki Yeri Nedir?

Değişmeye Çalışırken Dağılmak "Yine olmadı, düzeleceğine inancım kalmadı."

Kendini değiştirmeye çalışan birini düşünün. Yıllarca aynı düşünce kalıplarıyla, aynı döngüler içinde yaşamış. Sonunda bir şeyleri dönüştürmeye karar vermiş. Terapilere gitmiş, kitaplar okumuş, kendini gözlemlemiş. Hatta birkaç denemede başarıya da ulaşmış. Sabahları daha enerjik kalkmaya başlamış, ani öfke patlamaları yerine durup düşünmeye başlamış.

Ama bir gün, beklenmedik bir şey oluyor. Belki bir çatışma, bir başarısızlık, bir tetikleyici. Ve kişi birdenbire kendi içine kapanıyor. "Hiçbir şey düzelmeyecek," diyor. Birkaç adımda kazandığı içsel gücü yok sayıp, tüm çabalarını silip atıyor. Melankoli derinleşiyor. Sanki iç dünyasında bütün ışıklar sönmüş gibi hissediyor.

İşte bu an, sadece hayal kırıklığı değil. Aynı zamanda kaygının, korkunun, geçmişten gelen örüntülerin yeniden sahneye çıkışı. Bazen en çok korktuğumuz şey, tekrar başladığımız yere dönmek değil; aslında hiç başlamamış olduğumuzu fark etmek. Bu yüzden bu yazıda tam da buraya, o kırılgan ama dönüştürücü eşiğe bakacağız. Çünkü kaygı, korku ve kabulleniş, iyileşmenin vazgeçilmez duraklarıdır.

Zihnin Diken Üstündeki Hâli: Kaygı Bizi Neden Hiç Yalnız Bırakmaz?


Bedenin Alarm Sistemi: Her An Tetikte Bir Zihin
Kaygı, aslında beynimizin bizi hayatta tutmak için kullandığı eski ama çok etkili bir savunma mekanizmasıdır. Tehlikeyi sezdiğinde alarma geçer; kalbimiz hızlı atar, nefesimiz sıklaşır, kaslarımız gerilir. Çünkü beyin "tehlike var" mesajı verir. Bu tehlike fiziksel olmak zorunda değildir; duygusal, sosyal ya da psikolojik de olabilir.

Peki, neden bazı insanlar bu alarmı daha sık ve yoğun yaşar?

Çünkü beyin, özellikle amigdala ve hipokampus bölgeleri, geçmiş deneyimlerle yeni olaylar arasında hızlı bağlantılar kurar. Diyelim ki geçmişte bir başarısızlık yaşadınız. Belki bir sunumda zorlandınız ya da bir ilişkide terk edildiniz. Bu olayların bıraktığı duygusal izler zihninizde "tehlike" kategorisine kaydolur. Yani beyin der ki: "Bu durumu daha önce yaşadın ve canın yanmıştı. Şimdi benzer bir şey oluyor. Dikkat et!"

Bu nedenle kişi, bir adım ileri gittiğinde ama küçük bir olumsuzlukla karşılaştığında hemen geriye çekilir. Çünkü beyin otomatik olarak, "Bak yine olmadı," ya da "Sen zaten yapamıyorsun," gibi mesajlar verir. Bu, geçmişte yaşanan hayal kırıklıklarının bugünkü olaylara yansımasıdır.

Peki, Bu Mekanizmayı Nasıl Lehimize Çevirebiliriz?
İşte en önemli adım: bu sesin farkına varmak ama ona körü körüne inanmamak. Beynin bu tepkisinin sadece korumak için devrede olduğunu bilmek, onun hükmünü zayıflatır.

1. Geçmiş ile Şimdiyi Ayırmak: "Bu şimdi o gün değil." Kendinize bu cümleyi sıkça hatırlatın. O gün başaramadığınız bir şey, bugün aynı sonuçla bitecek diye bir kural yok.

2. Kaydı Yeniden Yazmak: Geçmiş deneyimleri yeniden değerlendirmek. "O zaman hazır değildim, ama şimdi daha donanımlıyım," gibi içsel telkinler beynin algısını değiştirir.

3. Mini Zaferleri Fark Etmek: Beyne başarı sinyali göndermek gerekir. Her ne kadar küçük olursa olsun, olumlu bir gelişmeyi not alın. Örneğin, "Bugün duygularımı bastırmadım," ya da "Bu sabah yatağımdan umutla kalktım."

4. Duygusal Tetikleyicileri Tanımak: Hangi durumlarda beyniniz otomatik "tehlike" moduna geçiyor? Bu tetikleyicileri belirlemek, tepkilerinizi yönetmenizi kolaylaştırır.

5. Kendinize Soru Sorun: "Bu düşünceye neden inanıyorum? Gerçekten her zaman böyle mi oldu?" Bu tür sorular, otomatik düşünceleri sorgulamanıza ve onları dönüştürmenize yardımcı olur.

Unutmayın, beyin gelişebilir bir organdır. Nöroplastisite sayesinde, düşünce yollarınızı ne kadar fark ederseniz, onları o kadar yeniden şekillendirebilirsiniz. Yani her "yine olmadı" sesi aslında size, "Yeni bir şekilde dene" daveti de taşıyor olabilir.

Uzman Psikolog Emre Yalçın

İletişim ve Randevu Bilgileri: 

Instagram

İletişim Numarası: 0530 500 1850