Darü'ş-Şifa Mescidi

Hadîka yazarı bu mabet için şunları söylüyor: "Bâniyesi, Valide-i Atik denmekle şöhret bulan Nurbânu Sultan'dır. Bu mescidin hademe ve vezaiŞ cami-i kebiri vakfından verilir. Minaresi yoktur." Mescit, külliye ile birlikte ve 1583 tarihinde yaptırılmıştır. Burada imaret ve darü'ş-şifa çalı şanları namaz kılardı. İmaret ve darü'ş-şifanın Toptaşı Caddesi üzerindeki revaklı cümle kapısından girip, bu kapı nın karşısına isabet eden kapıdan Büyük Avlu'ya çıkacak olursak, avlunun sağ tarafının imaret, sol tarafının ise darü'ş-şifa veya bimarhane olduğunu görürüz. Mescit, bimarhane alt geçidinin üstündedir. Tamamen ahşap olan bu eser bugün pek harap durumdadır. Bu koridor şeklindeki geçide açılan bir kapıdan ve ahşap bir merdivenden mescide çıkılır. Dikdörtgen biçimindeki yapının dışa taşmalı ve büyük avlu tarafına bakan mihrabının iki tarafında camları olmayan ikişer, karşısındaki duvarda da dört penceresi vardır. Tavanı da ahşap olup şekillidir. Mescit, Sultan II. Mahmut tarafından ve 1250 (1834-35) tarihinde şimdiki şekliyle onarılmıştır. Bu tarihte bimarhane de tamir edilmiş ve cümle kapısı önündeki ahşap revak yaptırılmıştır.