BİZANS DÖNEMİ İSTANBUL DEPREMLERİ

BİZANS DÖNEMİ İSTANBUL DEPREMLERİ

Dinsel metinler, şiirler, tarihçilerin notlarında Bizans döneminde meydana gelen depremlerin izlerine rastlıyoruz. Bizans halkı ve resmi idaresi depremleri, metafizik bir sebebe bağlamayı sevdiklerinden, bu depremleri ya bir kişinin eylemlerine, ya da Tanrı’nın hoşuna gitmeyen bazı şeylerin insanlar tarafından yapılmasına bağlıyorlardı. Ancak bu inançlar dışında Seismologialar ve meteoroloji kitaplarında ise bu kez daha ziyade Aristoteles’in düşüncelerine dayanan hem bilimsel hem de Hıristiyanlıkla bağlantılı sebepler öne sürülüyordu.

Yaklaşık 1000 yıllık Bizans dönemi boyunca İstanbul’da çok sayıda deprem meydana geldi. Bu depremlerin bazıları oldukça yıkıcı olmuş, hem can hem de önemli ölçüde mal kaybına neden olmuştu. Ancak bu depremlerin her birinin merkez üssünün neresi olduğu çok anlaşılamamakta, bazı yerlerin yıkımlarının fazla oluşundan dolayı bazı depremlerin yerleri tahmin edilebilmekte. Bizans döneminde bilinen ilk deprem, 342 yılında olur. Bu depremin, kentin doğusunda olduğu ve kente pek zarar vermediği bilinir. Sonraki depremse 24 Ağustos 358 yılında Nicomedia’da olur. Bu kente büyük zararlar veren depremden İstanbul da etkilenir. Ardından 402, 412, 417 ve 423 yıllarında çok etkili olmayan bazı depremler meydana gelir. 25 Eylül 437 yılında meydana gelen ve oldukça şiddetli olan deprem sonrası insanlar evlerini terk ederek, çadırlarda yaşarlar. Hatta şehir surlarını terk edenler bile olur. 442 yılındaki deprem sonrasında 447 yılındaki depremde özellikle kara surları büyük zarar görür. 450, 477, 487, 525, 533 yıllarındaki depremler çok şiddetli olmamıştı. Ancak 16 Ağustos 542 günü meydana gelen depremde Çemberlitaş’taki sütunun üzerindeki heykelin elinde bulunan mızrak düşer, çok sayıda ev ve devlet yapısı yıkılır ve yine çok sayıda insan ölür. 546 yılında etkisi az olan bir deprem olur. 553 depreminin şiddeti az olmaz. Bu nedenle Ayasofya’nın doğu kemeri (kubbeyi taşıyan) zarar görür.

554 yılında Akdeniz’in doğusunu etkileyen bir deprem yaşanır, pek çok kenti yerle bir eder. 14 Aralık 557 günü olan deprem İstanbul’da, en zor saatlerde, gece yarısına doğru başlar. Kent yine endişeye kapılır, can ve mal kayıpları olur. Ayasofya zarar görür ve ana kubbesinin bir kısmı yıkılır.

7 Mayıs 558 depreminden sonra da Ayasofya’nın doğu taraftaki kubbeyi taşıyan kemer, aynı yandaki yarım kubbe ve ana kubbenin önemli kısmı yıkılır. Şehrin valisi Anatolius’un odasındaki mermer parçaları valinin kafasına düşerek, ölmesine neden olur. 583, 611 yıllarından sonra 26 Ekim 740 günü bir deprem meydana gelir. 780, 790, 796 yıllarını, Ağustos 861 ve 866 yıllarındaki depremler izler. 9 Ocak 869 günkü depreminden Çemberlitaş Sütunu, Ayasofya gibi yapılar etkilenir. 948 yılını izleyen sonraki deprem yıkıcılığı fazla olan bir deprem olur: 986 yılındaki bu depremde Ayasofya’nın batısındaki kemerin yanı sıra ana kubbenin yaklaşık 1/3’ü yıkılır. Ayrıca yapıda önemli çatlaklar ortaya çıkar. 989, 1010, 13 Ağustos 1032, 6 Mart 1033, 1042, 23 Ekim 1063, 1 Mart 1202 depremlerinden sonraki, 11 Mart 1231 depreminde pek çok yapı zarar görür. 1289 depremi kapsamlı bir deprem değilken 1 Haziran 1296 depreminin şiddeti büyük olur. Pek çok kilise, saray, ev yıkılır. Ocak 1303’de ise iki deprem olur. 1332 yılındaki depremin şiddeti büyük olur ve çok sayıda yapı yıkılarak, insan ölür. 18 Ekim 1343 günkü depremde Ayasofya’nın kubbesi zarar görürken, depremde surlar da yıkıma uğrar. 1402 depremini atlatan İstanbul’un en dikkat çekici depremlerinden biri 1419 yılında olur. Bu depreminin küçük bir tsunamiye sebep olduğu söylenir. 1437 depremi ise, Bizans döneminde İstanbul’da meydana gelen son deprem olur.

Yukarıdaki tarihlerin de ışığında depremlerin belli bir zamanı, noktası olmadığı söylenebilir. Bazen aynı yıl içinde iki önemli deprem de olabilmekte bazen 5-6 yıl art arda olabilmekte. Bazen de 100-200 yıl boyunca önemli bir deprem meydana gelmemekte. Şunu da söylemek faydalı olabilir. Bazı depremlerin yıkıcılığının fazla oluşu, bunların ya İstanbul’da ya da çok yakın bir noktada olduğunu gösterir. 437, 447, 542, 557, 558, 869, 986, 1231, 1296, 1332, 1343 ve 1419 depremlerinin ortaya çıkan etkilerden dolayı belki tümünün, belki de tümüne yakınının İstanbul’da meydana geldiği tahmin edilebilir.

İstanbul’da deprem hep vardı. Hâlâ da var. Yıllar, yüz yıllar ve bin yıllar geçse de depremlerin etkisi hep var oldu. O nedenle bu bilinçle geleceğe bakmakta daima fayda var.