Bağcılar, Osmanlı döneminde Rum ahalinin yaşadığı Mahmutbey Nahiyesi'nin köylerinden biridir.Mahmutbey nahiyesi İstanbul'un en eski yerleşim merkezlerinden olup 11 köyün kendisine bağlı olduğu bir yerleşim merkezi idi. İstanbul Belediyesi İstatistik Müdürlüğü'nce "İstanbul Şehri İstatistik Yıllığı 1930-31" adlı eserde bu köylerden altı tanesinin isimleri şunlardır: Avaz Köyü, Ayapa Köyü, Ayayorgi Köyü, Çıfıtburgaz Köyü, Vidoz Köyü ve Yeni Bosna Köyü. Zamanla bu köylerin isimleri Ayaparazlı olarak, Litros Esenler; Vidos Güngören, Ayayorgi Kayabaşı, Nifos Kocasinan ve Çıfıtburgaz ise Bağcılar olarak değiştirilmiştir.

   Mahmutbey Nahıyesi 1950'li yıllarda içinde jandarma karakolu, sağlık merkezi, eczanesi, postahanesi, Elektrik Birliği,sineması, misafirhanesi, köy muhtarlığı ve okul müdürlüğü lojmanı bulunan bir köy konağına sahipti. 1990'lı yıllara gelindiğinde hiç bir alt yapısı olmayan, çamur içinde yüzen sokakları ve caddeleriyle büyük bir köy hüviyetine bürünmüştür. Bu çarpık kentleşme 1992 yılından itibaren modern şehirciliğe geçiş sürecinde belediyemize çok büyük zorluklar yaşatmıştır.Bağcılar, 1992 yılına kadar Bakırköy Belediyesi'ne bağlı bir yerleşim birimi iken Kirazlı, Güneşli ve Mahmutbey semtlerinin birleştirilmesi sonucu 3806 sayılı yasa ile müstakil belediye ve ilçe haline getirilmiştir.

 TARİHİ ESERLER


Tarihi eser açısından çok zayıf bir beldedir. İlçemizde buna rağmen küçük de olsa belirli tarihi kalıntılara rastlamak mümkündür.
Kaşıkçı Çeşmesi : Bugünkü Beltaş Kumaş Fabrikası'nın altında kalan bu çeşme, konaklama hanı, hamam ve su sarnıcı ile küçük bir külliye gibi idi. Avrupa'dan gelen tüccarlar ve gezginler burada konaklar ve bu konaklama esnasında İstanbul Şehremini'nden, şehre giriş izni aIırlardı.

Çifte Gelinler Çeşmesi : Tarihi ipek yolu güzergâhında Mimar Sinan modeli kesme taştan yapılmış olan bu çeşmede birbirlerine ters istikamette hayvanların ve insanların ayrı ayrı su içebileceği bölümler bulunmaktaydı. Ayrıca bu çeşmenin yanında yolcuların Cuma ve bayram namazı kılması için bir minber de bulunmaktaydı. Bu çeşmeden bugün herhangi bir kalıntı mevcut değildir. Ayrıca Mahmutbey Mahallemizde Osmanlı Dönemi'nden kalma Acı Çeşme, Burmalı Çeşme, Hüseyin Ağa Çeşmesi ve Demirli Çeşmeleri hala hizmete devam etmektedir. 

Tavukçu Köprüsü : Bugünkü Tavukçu deresi üzerinde bulunan ve kesme taştan yapılmış kemerli bir köprü idi.

Su Kemerleri : Askeri saha içinde kalan 2 adet su kemeri halen mevcuttur.

Tarihi İpek Yolu : Tamamen düz kesme taşların yan yana dizilmesi ile asırlarca hizmet veren bu yol, köy cami ve okulu yapılırken taşları sökülerek cami ve okul duvarında kullanılmıştır.
Su Yolları : Halkalı Suları adı altında İstanbul'a su taşıyan 17 su yolundan bir tanesi de Bağcılar'dan gitmekte olup Hekimoğlu Ali Paşa Vakıf Suları adı altında bilinmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hazırlamış olduğu İstanbul Su külliyatı isimli eserin 13. cildinde bu sudan şöyle bahsedilmektedir:" Çıfıt Burgazı'nın arkasında Ayazma yakınındaki menbadan hasıl olup mezkur karyenin cenup tarafında delme lağım mezra ile Vidos Karye'sindeki taş ocaklarına kadar delme hasılatını daki alarak Tavukçu yatağı denilen mahalde Küçük Hamam civarında Vaki Bâlâ Dergahı Suyu katmasını alarak Mevlevihane Kapısından şehre girerek altı mermerde Küçük Hamam yanındaki teraziden üç şubeye ayrılarak birisi Hekimoğlu Ali Paşa Camii ve Hayratına, ikincisi Kocamustafa Paşa tarafındaki hayratına, üçüncüsü ise Samatya civarında Çınar taraftarına cereyan eder" denilmektedir. Bu sular vakıf suları olup daima görevli memur tarafından korunmaktaydı.