Gözlük ve lenslerin bakımlarının yanı sıra, sebep oldukları finansal yük sebebiyle de her yıl on binlerce hasta lazer ameliyatını tercih ediyor. Dünyagöz Etiler’den Op. Dr. Efekan Coşkunseven, refraktif cerrahi ile ilgili önemli bilgiler paylaşıyor.

Lazer’de son teknoloji

Günümüzde kullanılan lazer teknolojileri hakkında detaylı bilgiler paylaşan Op. Dr. Efekan Coşkunseven, “Günümüzde üç jenrasyon Lazer yöntemi bulunmakta. Birincisi yüzeysel yöntem olan Notouch-PRK –LASEK- Epilasik; ince kornealarda tercih ettiğimiz ve kişiye özel Wavefront teknolojisiyle uyguladığımız çok başarılı bir yöntem. Yöntemin en büyük dezavantajı maalesef ameliyat sonrası yaşanan ağrılar. Ancak 3 gün sonra hasta mükemmele yakın bir görüş ile normal yaşantısına dönebiliyor. İkinci jenerasyon olan Lasik, korneadan ince bir flep kaldırılarak yapılan bir yöntem. Bu yöntemin başına gelen ‘i’ harfi ‘intelligent’ yani akıllı anlamına geliyor. I-lasik femtosaniye lazer ile kaldırılan flepin altına, kişiye özel yani WaveFront teknolojisi ile müdahale yapılıyor. Son 20 yıla damgasını vuran bu yöntem, Wavefront teknolojisi sayesinde kişilerin %90’ında gözlükten daha iyi bir görme elde etmelerini sağlıyor. Üçüncü jenerasyon ise hiç flep kaldırmadan çok özel bir fentosaniye lazer yöntemi ile yapılan, korneadaki lentikül dediğimiz ince dokunun çıkarılarak gözün kırma kusurlarının düzelmesini sağlayan SMİLE yöntemi. Hiç flep oluşturmaması, sinirleri kesmemesi ve bu yüzden kuruluk riskinin daha az olması başlıca avantajları. Biz Dünya Göz Hastanesi olarak bu üç jenerasyon lazer yöntemini de bünyemizde bulunduruyoruz” diyor.

Cerrahi öncesi muayene önemli

Lazer operasyonlarında en önemli noktanın, cerrahi müdahale öncesinde yapılacak olan muayene olduğunu belirten Op. Dr. Efekan Coşkunseven, “Operasyondan en fazla bir gün önce, göz yapısının ve durumunun operasyona uygun olup olmadığının anlaşılması için yapılacak muayene çok büyük önem taşıyor. Çünkü lazer operasyonu, her göze uygulanamayabiliyor ve hastanemizin verilerine göre, lazer ameliyatı olmak isteyen kişilerin sadece %50’sinin gözleri tedaviye uygun bulunuyor. Operasyonun yapılacağı hastalarda aranan özellikler; 18 yaş üzerinde olunması, göz derecelerinin operasyon öncesindeki 1 yıllık süreçte 0,50 diyoptriden fazla değişmemiş olması, -10 diyoptriye kadar miyop, -6’ya kadar astigmat ve +4 diyoptriye kadar hipermetrop bulunması, kornea doku kalınlığının yeterli olması, diyabet, romatizma benzeri sistematik hastalıkların bulunmaması, gözlerde başka herhangi bir hastalık olmaması ve göz yapısının muayene sonucunda lazer operasyonuna uygun bulunması şeklinde sıralanabilir. Yapılacak muayene sayesinde, yanlış müdahalelerin önüne geçmek mümkün” diyor.

Ağrısız bir tedavi

Lazer operasyonları ile ilgili yanlış bilinen noktalara dikkat çeken Op. Dr. Efekan Coşkunseven, “Lazer ile ilgili halk arasındaki yanlış bilgiler arasında en önemlisi, operasyonun ağrılı ve kanamalı bir müdahale olduğudur. Bu bilgi tamamen yanlış. Çünkü hiçbir şekilde herhangi bir kanama olmamasının ötesinde, lazer operasyonları ağrısızdır ve iyileşme süreçleri de oldukça hızlıdır. Müdahale, gözün damarsız bir dokusu olan korneaya yapılır ve damla anestezisi kullanılarak hiçbir ağrı veya sızı hissedilmez. Ayrıca bu tedavinin ardından hastalar, ilerleyen dönemlerde katarakt gibi farklı göz hastalıklarının tedavilerini de gönül rahatlığı ile gerçekleştirebilirler. Hastaların, ameliyat olacakları hastanelerde; teknolojik ve hijyenik altyapı, hekim kadrosunun deneyimi, tüm tıbbi malzemelerin sadece kendileri için kullanıldığından emin olmaları ve bu hastanenin gözün her branşında hizmet vermesi, dikkat etmeleri gereken hususlar” şeklinde konuşuyor.

Tedavi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler

Uygulanacak olan tedavi sonrasında, hastaların dikkat etmeleri gereken konularda uyarılarda bulunan Op. Dr. Efekan Coşkunseven, “Lazer tedavilerinin ardından hastalar, genellikle ertesi gün işe gidebilirler. İlk birkaç saatlik süreçte, hafif bir batma hissi ve sulanma yaşanması normaldir. İlaçların, doktorun tavsiye ettiği şekilde düzenli bir şekilde kullanılmasını ve güneş ışınlarına karşı ilk günlerde güneş gözlüğü takılmasını tavsiye ediyoruz. Ayrıca ilk 24 saatlik süreçte, hastaların banyo yapmaması ve tedavi edilen gözle oynamaması da enfeksiyon riskini azaltacaktır. Ayrıca belli aralıklarla yapılacak doktor kontrollerine gitmekte de büyük fayda var” diyerek sözlerini tamamlıyor.