Dünyanın en büyük ve en kapsamlı Leonardo Da Vinci sergisi ‘Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul’da’, UNIQ İstanbul’daki UNIQ Müze’de açılıyor.



UNIQ İstanbul, Rönesans döneminin en büyük dahisini keşfetmeye davet ediyor. Leonardo Da Vinci'ye adanmış en önemli sergi olarak tasarlanan uluslararası bu sergi, prömiyerini yaptığı Brugge’ün (Belçika) ardından dünya turuna ilk olarak İstanbul’da başlıyor. Da Vinci’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak oluşturulan 100 icadını; en ünlü tablolarının röprodüksiyonlarını; el yazması ve çizimlerinin eşsiz kopyalarının da dahil olduğu 200’e yakın eserle birlikte aynı dönemde yaşamış Michelange, Rafaello ve Albrecht Dürer orijinal gravürlerini sanatseverlerle buluşturacak olan ‘Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul’da’ sergisini, UNIQ Müze’de 7 Nisan 2018’e kadar ziyaret edebilirsiniz.

Floransa Cumhuriyeti’nin zengin bir noteri olan Ser Piero’nun oğlunun, tüm dünyaca tanınan bir dahi olacağını kimse tahmin edemezdi. Noter Ser Piero’nun yaşadığı Vinci kasabasının yakınlarında oturan fakir bir köylü kızı olan Caterine ile Ser Piero’nın evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Dönemin terminolojisine göre gayrimeşru bir çocuktu ve vaftiz ismi olan Leonardo ile anıldı. Ardından kendisi doğduğu kasabanın adı olan da Vinci’yi ekledi. Annesiyle babasının ilişkisi kısa sürede sona erdiği için Leonardo da Vinci, babasının ailesi tarafından büyütüldü. Sonradan babası, Floransa’nın zenginlerinden olan Albiera degli Amadori ile evlendi. Albiera’nın çocuğu yoktu ve hemen genç Leonardo’ya annelik etmeye başladı. Albiera 1464 yılında çok genç bir yaşta öldü fakat Ser Piero üç kez daha evlenecek ve birçok çocuğu olacaktı. Amcası ve dedesi, Leonardo’nun eğitiminde önemli bir rol oynadı. On iki yaşından on beş yaşına kadar okuma, yazma ve aritmetiğin öğretildiği scuola d’abaco’ya gitti. Baştan savma bir eğitim alıyordu ve aldığı eğitim, dönemin bilim insanlarının mutlaka bildiği Yunanca ve Latinceyi içermiyordu.

FLORANSA’DA ÇIRAKLIK DÖNEMİ (1469-1482)

Leonardo, çok erken yaşlarında görsel kanatlarda yetenekli olduğunu göstermişti. Giorgio Vasari, babasının arkadaşı olan Floransalı ressam ve heykeltıraş Andrea del Verrocchia’nun (1435-1488) öğrencisi olmasını şöyle anlatıyor. ‘Çok çeşitli şeylerle ilgileniyor olsa da onun asıl ilgi alanı olan resim çizmeyi ve rölyef yapmayı hiç bırakmadı’. Ser Piero, oğlunun filizlenen dehası hakkında kafa yoruyor ve düzenli olarak notlar alıyordu. Leonardo’nun bazı çizimlerini alıp Andrea del Verrocchia’ya gösterdi ve ona, Leonardo’nun bir gün büyük bir sanatçı olup olmayacağını sordu. Bu genç adamın olağanüstü yeteneği karşısında büyülenen Andrea, Leonardo’nun eğitim alması yönünde Ser Piero’yu teşvik etti.

Verrocchio, sadece gelecek vadeden öğrencileri alan ünlü bir sanatçıydı. Leonardo, Verrocchio’nun öğrencisiyken Perugino’yu (1448-1523), Sandro Botticelli’yi (1444-1510) ve Domenico Ghirlandaio’yu (1449-1494) öğrendi. 1472 yılında yirmi yaşına geldiğinde, şehrin ressam ve heykeltıraşlar loncası olan Saint Luke Loncası’na kaydoldu. Leonardo’nun VVerrocchio ile birlikte yaptığı ve bize ulaşan ilk resmi olan ‘İsa’nın Vaftizi’ tablosu 1472 ile 1475 yılları arasında yapıldı. Bu tablonun en solunda bulunan diz çökmüş meleği Leonardo yapmıştı. Leonardo, ustasına çok bağlıydı ve 1479 yılına dek onunla çalışmayı sürdürdü. Bunun yanı sıra, babasından aldığı maddi destekle kendisine ait bir stüdyo açtı. 1481-1482 yıllarına dek Floransa’da kaldı. Ancak Floransa’daki sanat çevrelerinin, özellikle de Medici Ailesi’nin dikkatini çekebilmiş değildi.

Da Vinci’nin Mantua-Floransa-Milano yolculuğu (1500-1513

16. yüzyılın başında, İtalyan prensleri, Leonardo’ya hizmet edebilmek için birbirleriyle yarışıyordu. Bu sebeple Leonardo, birçok yere seyahat etti ve çok çeşitli işlerde görev aldı: Venedik Cumhuriyeti’nin askeri mühendisliği, Borgla ailesinin haritacılığı, Floransa Cumhuriyeti’nin hidrolik mühendisliği, matematikçilik vs, Ancak bu süre zarfında resim yapmayı da ihmal etmedi. Mantua’dayken, 1500 yılı civarında, Mantua Markizi Francesco II’nin (1466-1519) karısı Isabella d’Este’nin (1474-1539) portresini yaptı. 1506 yılına kadar Floransa’da kalan Leonardo, buradayken dev bir fresk (7*17 metre) olan Anfhlari Savaşı eseri üzerinde çalıştı fakat ne yazık ki bu eserin yalnızca kopyaları bugüne ulaşabildi. Mona Lisa’yı da bu dönemde yaptı. 1506 yılında, Leonardo’nun hayatının yarısı Floransa’da yarısıysa Milano’da geçiyordu.

Leonardo, Batı Rönesans’ının dehasını cisimleştiren bir efsaneye dönüştü. Resimleri, Yüksek Rönesans’ın başlangıcı kabul edilir. Geride bıraktığı işler sınırlı sayıda olsa da paha biçilemez bir kaliteye sahiptir. Da Vinci efsanesi çok hızlı bir keşilde doğdu öyle ki 16. Yüzyılın ortalarında Giorgio Vasari, Leonardo’yu şu sözlerle anlatıyordu: ‘Hayatının akışı içerisinde birçok insana ilahi bir şekilde çeşitli yeteneklerin bahşedilmiş olduğuna inanılır. Ama zaman zaman, doğaüstü bir biçimde, tek bir kişiye Tanrı öyle harikulade ve öylesine bol miktarda güzellik, zarafet ve yetenek bahşeder ki o kişi öteki insanları çok gerilerde bırakır. Bütün hareketleri Tanrı’dan esin almışa benzer, aslında yaptığı her şey, beşeri hünerden ziyade düpedüz Tanrı’dan gelir. Bu söylediklerimin Leonardo Da Vinci için geçerli olduğu herkesçe kabul ediliyordu. Yeterince övülen bir fiziksel güzelliğin ötesinde, tüm hareketlerinde öyle sonsuz bir zarafet vardı ve dehası öyle yüceydi ki, zihni bütün güçlükleri kolaylıkla aşardı. Onun vücudunda dayanıklılık ve maharet, asil ve yüce bir ruh ve cesaretle buluşmuştu. Leonardo’nun ünü öyle yayıldı ki sadece yaşarken el üstünde tutulmadı, ölümünden sonra da efsanesi her geçen gün daha da büyüdü.

1516-1519

Fransuva I (1494-1547) İtalyan Rönesansı’nın Fransız elitleri üzerinde güçlü bir etki yarattığı bir dönemde 1515 yılında Fransa Kralı olarak tahta çıktı. Leonardo Da Vinci 1516’nın Eylül ayında Fransa’ya gittiğinde 64 yaşındaydı. Leonardo için Fransuva, 22 yaşında genç bir hükümdardı. Genç kral ‘babam’ dediği bu yaşlı adama son derece bağlanmıştı. Leonardo, kralın ikamet ettiği Chateau d’Amboise’a bir yeraltı geçidiyle bağlı olan Chateau du Clos Luce’de kalıyordu. Kralın baş ressamı, mühendisi ve mimarı ünvanı verilen Leonardo’ya yıllık bin duka altın bağlandı. Leonardo, çoğunlukla Loire-Saone kanalıyla nehrin ikiye ayrıllması gibi mimari ve hidrografik projeleri üzerinde çalışıyordu. Aynı zamanda kralın şatafatlı ziyafetlerinin organizatörlüğü görevi de ondaydı. Leonardo’nun ilerleyen yaşı işlerini olumsuz yönde etkilemeye başlamıştı. Hastaydı, resim yapamıyordu ancak bir şeyler çizmeye devam ediyordu. Fransa’ya giderken üç şaheserini de beraberinde götürmüştü: ‘Vaftizci Yahya’, Meryem ve Çocuk İsa ile Aziz Anne’ ve ‘ Mona Lisa’. Bu üç eser de o günden sonra hep Fransa’da kaldı. Leonardo Da Vinci 2 Mayıs 1519 günü Clos Luce’de hayatını kaybetti ve el yazmalarını, belgelerini ve resimlerini iki öğrencisine miras bıraktı: Francesco Melzi (1491-1570) ve Salai (1480-1524)

GERİYE KALAN ÇOK AZ RESMİ VAR

Leonardo da Vinci birçok farklı alanda eser verdiği için geriye sınırlı sayıda resim bıraktı. Aslında, bu eserlerin tam sayısı hala tartışma konusu. Bazılarının Da Vinci’ye ait olduğunda herkes hemfikir. 19 yüzyılda yaklaşık 50 resim Leonardo’ya atfediliyordu. Günümüzde, 15 ile 20 tanesinin Leonardo tarafından yapıldığı söyleniyor. Bununla beraber, birçok sanatsal, teknik ve anatomik çizim de mevcut. Leonardo geride çoğunlukla İncil’den sahneler ve portreler bıraktı. Antik mitolojiye ilgisiyse yok denecek kadar azdı.