Chora Kilisesi (Kariye Kilisesi)

Kariye Müzesi olarak anılan yapı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir yapı kompleksi olan Khora manastırının merkezini oluşturan ve İsa’ya adanmış olan bir kilise yapısıdır. Konstantinos surlarının dışında kalması sebebiyle binaya Grekçe "Kırsal alan" ya da "Kent dışı" anlamına gelen "Khora" ismi uygun görülmüştür.

Meryem'in ölümü

Yapının kesin olarak inşa tarihi bilinmemekle birlikte 10.yüzyılın sonlarında yaşamış olan yazar aziz Symeon Metaphrastes’in anlatımına göre Hıristiyanlığın erken dönemlerinde, 298 yılında, Nikomedia (İznik) da 84 müridiyle birlikte şehit edilen Aziz Babylas’ın, 4.yüzyılın başlarında röliklerinin buraya gömülmesiyle Khora manastırının bulunduğu bölgenin, kutsal mezarlık alanı (necropol) olarak önem kazanmaya başladığı anlaşılmaktadır.

Hodegetria Meryemi

Khora manastırı, bu kutsal sayılan mezarlık alanda, 6.yüzyılda İmparator Iustinianus (527-565) tarafından harabe halinde olan bir şapelin yerinde 536 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Manoil Gedeon’un Bizans yortuları takviminin 229. sayfasındaki kanıtlanamayan bir iddiasına göre ise manastır, I. Iustinianus’un eşi Theodora’nın dayısı olan Theodoros tarafından 6.yy ’da inşasına başlanmış ancak daha bitirilemeden 6 Ekim 557 yılında olan depremle yıkılmış, bunun üzerine imparator daha büyük bir manastır inşa ettirmiştir.

Daha sonrada manastır önemli kişilerinin gömü alanı olarak kullanılmıştır. 740 yılında ölen Patrik Germanos’un buraya gömülmesiyle, manastır ilk kez yazılı kaynaklarda yer almış, 9. yüzyılda da ölen Nikaia metropoliti Theophanes’in de buraya gömülmesiyle manastırın kutsiyeti artmıştır. İkonaklast döneminde (711- 843) tahrip olan yapı değişik zamanlarda onarılmıştır. 1947–1958 yıllarında yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda burada beş ayrı yapım dönemi olduğu saptanmış olup, 11.12. ve 14. yüzyıllardaki dönemlerde büyük inşaa faaliyetlerinin ya da onarımların yapıldığı dönemler olduğu arkaya çıkmıştır.

İsa'nın hayatını anlatan mozaik

9. yüzyıla kadar olan dönemi kapsayan en erken yapı döneminden günümüze ulaşabilen sadece doğu taraftaki alt yapıdır. Duvar tekniğinden 5. ve 6. yüzyıla ait olduğu anlaşılan bu alt yapının bir krypta olarak inşa edilmemiş olduğu, ancak daha sonraki dönemlerde ölülerin gömülmesi için kullanıldığı çıkan mezarlardan anlaşılmıştır.

İkonoklast dönemi sonunda, 843 yılındaki Nikaia Konsili’nin ardından, manastıra başrahip olarak atanan Mikhael Synkellos büyük bir yapım kampanyası ile manastırı yeni baştan inşa ettirmiştir.

9. yüzyıldaki bu yapının izleri, bugün sadece kilisenin doğu ucunda görülebilmektedir. Naos döşemesinin altındaki, üzeri beşik tonozla örtülü mezar bu döneme aittir.

  1. döneminde (1081–1185) Büyük Saray terk edilerek Edirnekapı’daki Blakhernai Sarayı’nın kullanılması ile dini törenlerin buraya yakın olan Khora Manastırı Kilisesi’nde yapılması, kilisenin önemini artırmıştır. 11. yüzyılın son çeyreğinde, harap durumda olan Khora Manastırı’nın üzerine İmparator I. Aleksios Komnenos’un (1081–1118) kayınvalidesi Maria Doukaina yeni bir kilise inşa ettirmiştir. Bu yapının kalıntıları naos duvarlarının alt kısımlarında, mermer kaplamalar altında görülebilmektedir. Üst yapısından günümüze pek bir şey ulaşamamış olduğundan yapının biçimi tam olarak bilinememektedir.

I. Aleksios’un küçük oğlu İsaakios Komnenos, 1120 yılında manastırın büyük bölümünü yeni baştan inşa ettirmiştir. Yapıda, önceki üç apsisli planı tek ve büyük bir apsis ile değiştirmiş, dört sütun üzerinde duran göreceli küçük kubbe, büyütülerek dört köşe payesi ile taşınmış, kemerler daraltılmış, böylece daha anıtsal bir iç mekân yaratılmıştır.

1204–1261 yılları arasındaki Latin işgali süresince Khora Manastırı hakkında pek bilgi yoktur, ancak, Metokhites’in yaptırdığı geniş kapsamlı inşaat faaliyetini düşünürsek, Latin işgali süresince manastırın harap bir hale getirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

1296 yılındaki büyük depremin, manastırı harabeye döndürmüş olduğu bilinmektedir. 14. yüzyıl başlarında Khora Manastırı’nda ikamet eden Patrik I. Athanasios manastırın çok kötü bir durumda olduğundan bahsetmektedir.

II. Andronikos döneminde (1282–1328), imparatorluğun genel olarak yoksulluk içinde olmasına karşın, sanatı ve bilimi destekleyen zengin aristokrat bir toplulukta bulunmaktaydı. Bu dönemde, Theodoros Metokhites, Khora Manastırı’nı neredeyse baştan inşa etmiş, manastırda çok büyük ve zengin bir kütüphane kurmuştur. Bizans aristokrasisi arasında dinsel bir kurumu yaptırmak veya onarmak, onların bu dünyadaki prestijleri, Tanrı katında ise öbür dünya için yapılmış çok önemli bir yatırım olarak düşünülmekteydi.

Theodoros Metokhites, 1270 yılında, Konstantinopolis’te doğmuş, aristokrat bir ailenin oğludur. Babası, İmparator VIII. Mikhael Palaiologos’un Papalık nezdinde ki büyükelçisidir. 1283 yılında VIII. Mikhael tahttan indirilince, Metokhites ailesi sürgüne gönderilmiştir. Sürgünde bulundukları dönemde, Helenik kökenli trivium ve quadrivium eğitimini almış, ayrıca antik felsefeyi ve din bilimini de öğrenen Theodoros Metokhites, 1290 yılında İmparator II. Andronikos’un maiyetine girmiş ve aynı zamanda senato üyesi olarak, Logothetes ünvanı almış, böylece devlet bürokrasisi içinde İmparator’dan sonra gelen en yüksek memurluk olan, hazineden sorumlu Logothetes görevine getirilmiştir. Theodoros Metokhites, kızını İmparator’un yeğeni Ioannes Palaiologos ile evlendirerek, imparatorluk ailesi ile akrabalık ilişkileri de kurmuştur. 1316 yılında İmparator tarafından, sarayın koruması ve yönetimi altında olan Khora Manastırı’nı restore etmesi için ’ktetor’ (bani) olarak atanmıştır. Manastırın restorasyonu 1321 yılında tamamlanınca sarayın en önemli ünvanı olan ’Büyük Logothete’ ünvanı ile onurlandırılmıştır. Bu durum naos güney typhanondaki büyük pencerenin mermerden olan iki kayıtının boyalı başlıklarında yeşil zemin üzerine altın yaldızla yazılarak belirtilmiştir. Sırasıyla soldaki başlığın yan yüzünün birinde "ktetor" diğer yan yüzünde "Thedoros" diğer başlığın yan yüzünün birinde "logothetes" diğer yan yüzde ise "Metokithes" yazılıdır. Metokhites, kurduğu manastır ve özellikle bu manastırda oluşturduğu büyük kütüphane ile övünmekteydi. Bu kütüphanenin binasına ilişkin kesin bir arkeolojik veri bulunmamasına karşın, manastır içerisinde böyle bir kütüphanenin var olduğunu hem Metokhites’in kendi şiirlerinden, hem de sürgündeyken manastırın rahiplerine gönderdiği mektuplardan anlaşılmaktadır. Khora Manastırı’nın Kütüphanesi, Palaiologoslar devri Konstantinopolis’inin en önemli kütüphanelerinden biri olarak anılmaktadır.

Mezar Nişleri

Metokhites’in yaptığı onarımlar geniş kapsamlıydı. Kilisenin ana kubbesi, kuzey tarafa bitişik iki katlı ek yapı(Anneks), iç ve dış narteksler ile güneydeki ek şapel (parekklesion), ayrıca naosun mermer kaplama levhaları ve mozaikleri, nartekslerin mozaik dekorasyonu ve ek şapelin freskoları da Metokhites tarafından yaptırılmıştır.

Yüksek bir bürokrat olan Metokhites, bu dünyadaki ününün kendisinden sonra da sürmesini istemektedir. Khora Manastırı’nı yeniden yaptırması ve kütüphanesini donatması onun iyi bir Hıristiyan olarak öbür dünyayı da düşündüğünü göstermektedir. Zengin kütüphanesi ise bu dünyadaki ününü gelecek kuşaklara aktaracak, hem de işlediği bu büyük sevaptan ötürü Tanrı’nın takdirini kazanmasını sağlayacaktı.

Metokhites iyi bir Hıristiyandır, ancak bağnaz değildir. Kilise ile karşı karşıya gelmemeye özen göstermiştir. Dini konuları tartışmaktan yana olmamış, sadece inançlı olmayı tercih etmiştir.

İmparator II. Andronikos 1328 yılında tahttan indirilince , Theodoros Metokhites de yeni imparator tarafından Trakya’ya, Didymotekhos’a (Dimetoka) sürgüne gönderilmiş, iki yıl sürgünde yaşamış, burada yaşadığı acıları, sürgün yıllarını, çok karmaşık edebi örgüsü olan şiirlerinde anlatmıştır.

1330 yılında damadının da yardımlarıyla Konstantinopolis’e dönmesine izin verilince, Khora Manastırı’na gitmiş ve ktetor’luk haklarını kullanarak bu manastırda rahip olmuştur. Metokhites, 1332 yılında, Khora Manastırı’nda ölünce kilisenin güney tarafına bitişik olan parekklesiondaki mezar nişine gömülmüştür.

Metokithes, edebiyat ve siyaset alanındaki başarılarının yanında Khora manastır kilisesindeki gerek mimari çözümleme ve gerekse mozaik, fresko süslemelerinde uyguladığı muhteşem ustalık ve ahenk ile dini tasvirlerin kronolojik bir uyum içinde, ikonografik olarak anlatımlarında da oldukça başarılı olmuştur. Bu açıdan bakıldığında İtalya’da Giotto (1266-1337) ile başlayan Rönesans akımı ile birlikte Bizans’ta da yeni bir sanat akımının başlamasına öncülük ettiği söylenebilir.

Bu dönemde Kariye’yi diğer kiliselerden ayıran bir özellikde Meryem’in hayatını anlatan sahnelerin kabul gören Dört İncil’de dahi anlatılmamış olmasına rağmen, Apokrif İncillerden faydalanılarak kronolojik bir sıra halinde anlatılmasıdır. Metokhites, Kariye’nin adına mistik bir anlam daha katıp, giriş kapısının üzerindeki "Chora (Latince’de rahim anlamındadır), sınırsız olanın mekanı, İsa’nın ana rahmine sığdığı, vücut bulduğu yer" olarak betimlenen Meryem mozaiğini yaptırarak, kiliseyi Meryem’e ithaf etmiş, bunu yazdığı bir şiirde de anlatmıştır.

Fatih Sultan Mehmet’in (1451-1481) 1453 yılında İstanbul’u fethi sırasında yapı, hiçbir zarar görmemiştir. Uzunca bir süre kilise olarak kullanılmaya devam etmiş olan Khora Manastırı Kilisesi, Sultan II. Beyazıd devrinde (1481–1512), Sadrazam Hadım Ali Paşa (Atik Ali Paşa) tarafından 1511 yılında camiye çevrilmiş ve yanına bir de medrese eklemiştir. Türk devrinde, kilise dışındaki manastır yapıları zamanla yıkılarak kaybolmuştur.

Yıkılan kubbenin yeniden yapılması ve bazı deprem hasarlarının onarılması dışında, dış narteks pencereleri büyük ölçüde kapatılmış, naosa bir mihrap eklenmiştir. Mezar arkosolyumundaki lahitler kaldırılmıştır.

Yapı cami olduğu dönemlerde mozaiklerin açılıp kapanabilen ahşap kapaklarla örtülmüş olduğu yapıyı ziyaret eden gezginlerin anlatımlarından anlaşılmaktadır.

18. yüzyılın ilk yarısında yapıya, Kızlarağası Hacı Beşir Paşa (ölümü 1746) tarafından bir mektep ve aşevi eklenmiştir. Bugün bu ek yapılar da yok olmuştur.

Kariye Cami’si, Bakanlar Kurulunun 29/08/1945 tarihli kararı ile Müzeye dönüştürülmüştür. Günümüzde Kariye Müzesi olarak adlandırılan bu anıt müze, Doğu Roma sanatında gerek mimarisi, gerek mozaik ve freskolarıyla oldukça ilgi çeken bir yapıdır.

MERMER SÜSLEMELERİ

Yunanca “Marmoron” olarak bilinen “mermer” kelimesi adını oldukça zengin yataklara sahip olan Marmara Adası’dan (Prokonnesos) almıştır. Beyaz renkli ve gri damarlı olan bu mermer Kariye’nin süslenmesinde yoğun olarak kullanılmıştır. Kariye’de, Marmara mermerinin yanı sıra Kuzey Afrika, Eğriboz Adası ve Afyon gibi değişik yerlerden getirilen Porfir, antik yeşil, oniks, kırmızı, sarı, ve pembe renkli damarlı mermerlerle zengin bir görünüm oluşturulmuştur. Aynı seri mermer blokların kesilerek, yan yana monte edilmesiyle mermerlerin üzerinde oluşan desenler, zengin simetrik şekiller ve kesilmiş ağaç desenini andıran motifleri oluşturmaktadır.

Kariye’deki mermer işçiliği, Ayasofya’daki mermer işçiliği kadar zengin ve çarpıcı olsa da, zengin mozaiklerinin ve fresko tekniğinde yapılan büyüleyici resimlerinin yanında ziyaretçilerin pek dikkatini çekmemektedir. Mermer Kariye’de özellikle naosta ve nartekslerdeki duvar kaplamalarında yer almaktadır. Opus sectile tarzındaki mermer bezemeler, döşemelerde, ayrıca naos duvarlarında kornişin altındaki frizlerde kullanılmıştır.

Dikkatli izleyiciler, mezar nişlerindeki çerçevelerde, mermer kakma kornişlerde, sütun başlarındaki sarı ve koyu renklerle boyalı rölyeflerde, naosa girişin kuzey tarafındaki birinci kapıda, kullanılan ince mermer işçiliğini görebilmektedir.

Ayasofya güney galerisindeki cennet cehennem kapısında olduğu gibi kabartma süslemeleri silinmiş olan Naosun kuzey aksındaki mermer kapı, 6.yy. tunç ve ahşap kapıların bir taklidi olup, günümüze kadar ulaşan az sayıdaki örneklerdendir. Naos ana giriş kapısının üzerindeki lentonun üst frizinde yüksek kabartma olarak sarı boyalı, kaplardan su içen güvercin figürleri oldukça yüksek kalitede işlenmiştir. Parekklesionda bulunan iki mezardaki mermer çerçevelerde de, fonun mavi, kabartmalı kısımların ise sarıya boyalı olduğu görülmektedir.

Parekklesion’da duvarlar, mermer taklidi freskolar ile süslenmiştir. Naos tabanının güney aksında yer alan omphalion, şematik olarak Ayasofya’daki omphalion’a benzemektedir. Bu bölümün törenler sırasında kullanıldığı düşünülmektedir.

Yaz Açılış Saati
09:00Yaz Kapanış Saati
19:00Kış Açılış Saati
09:00Kış Kapanış Saati
16:30Tatil Günü
Her gün açıktır.

Giriş Ücreti(2018 yılı itibariyle)

30 TL

Adres:Edirnekapı, Fatih

E-Posta:[email protected]
[email protected]

Tel:(212) 631 92 41
(212) 522 09 89

Faks:(212) 621 34 35


İzmir Efes Müzesi

Gerçekleştirilen kültürel faaliyetler ve ziyaretçi kapasitesiyle Türkiye'nin en önemli müzeleri arasında bulunan Efes Müzesi'nde en çok ilgi çeken eserler arasında Efes Artemis heykeli, yunuslu Eros, tavşanlı Eros, Eros başı, Priapos heykeli, mermer Artemis heykeli, Mısırlı rahip heykeli, İsis heykeli, çeşitli mitolojik tanrı heykelleri ve Sokrates başı bulunuyor.



Müzenin orta bahçesinde oluşturan arasta bölümünde ise eski Türk kasabalarındaki ticaret yaşamı ve kaybolmaya yüz tutan çeşitli el sanatları sergileniyor. Müzenin ayrı bir bölümünde Antik Çağ'dan başlayarak Osmanlı dönemini de kapsayan elektron, altın, gümüş, bakır sikkeler ve takılar yer alıyor.

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Açılış Saati: 08:00

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Kapanış Saati: 19:00

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Açılış Saati: 08:00

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Kapanış Saati: 17:00

Tatil Günü:
Her gün açıktır.

Giriş Ücreti: 10 TL

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın belirlediği, Müze ve Örenyerlerine girişlerde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönergenin 10.Maddesine göre;
Müze ve örenyerleri dini bayramların birinci günü saat 13:00’e kadar kapalıdır.

Adres : Selçuk İzmir
Tel : +90 (232) 892 60 10


Sakıp Sabancı Müzesi

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul'da Boğaziçi'nin en eski yerleşimlerinden Emirgan'da yer almaktadır.

Müzenin ana binası olan villa, 1925 yılında Mısır Hidiv ailesinden Prens Mehmed Ali Hasan tarafından İtalyan mimar Edouard De Nari'ye yaptırılmış ve Hıdiv ailesinin değişik mensupları tarafından uzun yıllar yazlık konut olarak kullanılmıştır.

1951 yılında Adanalı sanayici Hacı Ömer Sabancı tarafından Hidiv ailesinden satın alınan köşk, aynı yıl satın alınarak önüne yerleştirilen Fransız heykeltıraş Louis Doumas'ın 1864 yapımı at heykelinden ötürü "Atlı Köşk" olarak anılmaya başlanmıştır.

Atlı Köşk'ün arazisi içindeki ikinci at heykeli ise, 1204 yılında 4. Haçlı Seferi sırasında Haçlı kuvvetlerince yağmalanan İstanbul Sultanahmet meydanından alınarak, Venedik San Marco kilisesi önüne yerleştirilen 4 attan birisinin dökümüdür.

1966 yılında Hacı Ömer Sabancı'nın vefatından sonra aile büyüğü olan Sakıp Sabancı tarafından sürekli konut olarak kullanılmaya başlanan Atlı Köşk, uzun yıllar Sakıp Sabancı'nın zengin hat ve resim koleksiyonunu barındırmış, 1998 yılında da Sabancı ailesi tarafından içindeki koleksiyon ve eşyalar ile müzeye dönüştürülmek üzere Sabancı Üniversitesi'ne bağışlanmıştır.

Modern bir galerinin eklenmesiyle 2002 yılında ziyarete açılan Müze'nin sergileme alanları 2005 yılındaki düzenleme ile genişletilerek, teknik düzeyde uluslararası standartlara kavuşmuştur.

Bugün Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi zengin koleksiyonu, kabul ettiği kapsamlı uluslararası geçici sergileri, konservasyon birimleri, örnek eğitim programları, yapılan çeşitli konser, konferans ve seminerleriyle çok yönlü bir Müzecilik ortamı sunmaktadır.

Ziyaret Saatleri

Salı, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar: 10.00-18.00
Çarşamba : 10.00-20.00
Pazartesi günleri kapalıdır.
Son biletler Müze kapanışından 30 dakika önce satılır.
Müze, Ramazan ve Kurban Bayramlarının ilk günü ve 1 Ocak'ta kapalı olacaktır.

Müze Giriş Ücretleri

Tam Bilet : 30 TL (2018 yılı )

Grup Bileti (en az 10 kişi) : 25 TL

İndirimli Bilet : 20 TL

Öğretmenler

Öğrenciler

SSM Dostu kart sahiplerine eşlik eden 1 misafir

60 yaş üstü ziyaretçiler

Müzekart Plus sahipleri

Çarşamba günleri ücretsizdir.

Ücretsiz Giriş

SSM Dostu kart sahipleri

14 yaş ve altı çocuklar ile bir refakatçi

Engelliler ve bir refakatçi

Sabancı Üniversitesi akademik ve idari personeli

ICOM kart sahipleri

Basın mensupları

MMKD kart sahipleri

The Cultivist kart sahipleri ve +3 ziyaretçi

The Sotheby's Preffered Card kart sahipleri ve +3 ziyaretçi


Zeugma Mozaik Müzesi

9 Eylül 2011 tarihinde resmi açılışı yapılan müze, Şehitkamil İlçesi Mithatpaşa Mahallesi Hacı Sani Konukoğlu Bulvarı üzerindedir. Müze
sergisinde, o dönemde kentte yaşayan insanların inançları kültürü ve günlük yaşantısını geçirdiği ortam birebir mimarisine uygun olarak sokağı,
çeşmesi, duvarı ve tüm yapı taşları ile gerçek ölçüsünde ziyaretçilere
sunulmaya çalışılmıştır.


Fırat Nehri’ne en yakın konumda bulunan mozaikler girişte yer alırken, kentin teraslarına doğru yükselen mozaikler sırası ile yerleştirilmiştir.
Zemin katta sergilenmekte olan Roma Hamamı’na ait mozaikler ise, baraj gövdesinin altından çıkarılmıştır. Zeugma Mozaik Müzesinde
ziyaretçiler, en alt koddan başlayarak, Zeugma’daki teraslarda yükselmiş olarak gezisini tamamlayabilecektir. Zeugma ile ilgili görülecek diğer
kültür varlıkları Zeugma Ören Yeri’nde inşa edilen Korugan Müze’de izlenebilmektedir.

Müzeye hakim, her kattan rahatlıkla görülebilen Mars Heykeli, Zeugma’da olduğu gibi müzede de savaş ve baharın tanrısı olarak
Zeugma’nın koruyucusu konumunda sergi teşhir projesinin en önemli eserlerinden biri olarak yerini almaktadır. İkinci katta labirent şeklinde
dizayn edilmiş gizemli oda Çingene Kızı’nın mahzun bakışlarını ön plana çıkarmaktadır.


Zeugma Mozaik Müzesi kolleksiyonunda bulunan; Roma ve geç antik döneme ait 2.448 m2 mozaik, 140 m2 duvar resmi, 4 Roma dönemi
çeşmesi, 20 sütun, 4 kireç taşından yapılmış heykel, tunç Mars Heykeli, mezar stelleri, lahitler ve mimari parçalar restorasyonu yapılarak teşhir
edilir hale getirilmiştir.

Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi gerek yapısal kompleksi gerekse içinde yer alan eserleri açısından dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almaktadır.

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Açılış Saati: 09:00

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Kapanış Saati: 19:00

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Açılış Saati: 09:00

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Kapanış Saati: 17:00

Tatil Günü:
Her gün açıktır.

Giriş Ücreti: 15 TL (2018 yılı)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın belirlediği, Müze ve Örenyerlerine girişlerde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönergenin 10.Maddesine göre;
Müze ve örenyerleri dini bayramların birinci günü saat 13:00’e kadar kapalıdır.

Bir yıl boyunca Müzekart+ ile ise sınırsız ziyaret edebilirsiniz.

Adres : Mithatpaşa Mahallesi Hacı Sani Konukoğlu Bulvarı 27500, Şehitkamil, Gaziantep
E-posta : [email protected]
Tel : +90 (342) 230 59 69


İstanbul Modern

Bina

İstanbul Modern’in tohumları, 1987 yılında, 1. Uluslararası Çağdaş Sanat Sergileri’nde, bugünkü adıyla Uluslararası İstanbul Bienali’nde atıldı. Serginin İstanbul sanat ortamına getirdiği ilgi ve dinamizmden etkilenen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucusu Dr. Nejat F. Eczacıbaşı, İstanbul’da daimi bir modern sanat müzesi kurmak üzere harekete geçti.

Uzun bir arayış sonrasında Haliç’te, 19. Yüzyıl sanayi alanı olan Feshane, çağdaş sanat müzesine dönüştürüldü. Bina, 1991 yılında 3. İstanbul Bienali’ne ev sahipliği yaptı, fakat uzun vadeli proje gerçekleşemedi. O günden bu yana pek çok projeyle İstanbul’da bir modern sanat müzesi düşünün gerçekleşmesi denendi, ama uygun bir yer bulunamadığından veya ana koleksiyon oluşturulamadığından girişimler sonuca ulaşamadı.

Projenin kaderi, 2003 yılında 8. İstanbul Bienali’nin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'nin yanında yer alan dört numaralı gümrük antreposunu ana mekânı olarak kullanmasının ardından yeniden değişti.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan alanın daimi olarak kullanılmasını onayladığında, müze projesinin önündeki ana engel kalkmış oldu.

T.C. Denizcilik İşletmeleri için kuru yük antreposu olarak inşa edilmiş olan 8000 m2’lik bina, Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından, tam donanımlı, modern bir müzeye dönüştürüldü.

Bölge

İstanbul Boğazı'nın Haliç’i çevreleyen bölgesi, binlerce yıl boyunca doğal bir liman işlevi görerek kenti, dünya üzerindeki diğer ticaret ve kültür merkezleriyle birleştirdi.

13. Yüzyıl’da, çeşitli Latin kolonileri bu bölgede liman kurmaya başladı. Bunlardan biri, Tophane mahallesinin yer aldığı Galata bölgesini yaratan Ceneviz limanıydı. 17. Yüzyıl’a gelindiğinde, Tophane rıhtımları, Avrupa’dan gelen gemilerin ana limanı haline gelmişti.

İlk başta, her gemicilik şirketinin gemilerini demirlediği ayrı bir şamandırası ve mallar ile yolcuları karaya çıkaran ayrı bir kürek takımı vardı. Taşımacılık trafiği ve yolcu sayısı artınca bu sistem yetersiz hale geldi ve 1879 yılında sahil boyunca rıhtımlar inşa edilmeye başladı.

1910 yılında rıhtımlara antrepo ve hangarlar inşa edildi. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte bu rıhtımlar, 1984 yılında Türkiye Gemicilik İşletmesi adını alan Gemicilik ve Limanlar İşletmesi yönetimine verildi.

Şu andaki bina, Tophane Meydanı’nın 1957-58 yıllarındaki düzenlenmesi sırasında ambar olarak, ünlü mimar Sedad Hakkı Eldem yönetiminde inşa edildi. Rıhtım, 1990 yılına kadar İstanbul’un ana limanı olarak kullanıldı ve bugün pek çok ticari gemiyi ve yolcu gemilerini karşılamayı sürdürüyor.

İletişim Bilgileri:

İşletme Adı: İstanbul Modern Sanat Vakfı İstanbul Modern Sanat Müzesi İktisadi İşletmesi

Adres: Meclisi Mebusan Caddesi, Liman Sahası 4 Nolu Antrepo, Karaköy, Beyoğlu, İstanbul

Telefon: +90 212 334 7300

Faks: +90 212 243 4319

Mersis No: 5223775848249860

E-posta : [email protected]

Ziyaret Saatleri

Salı, Çarşamba, Cuma,
Cumartesi, Pazar
10.00-18.00

Perşembe
10.00-20.00

Pazartesi
Kapalı

Ücretler

Tam: 25 TL

İndirimli (Öğrenci, Öğretmen,

Emekli ve 65 Yaş Üstündekiler): 14 TL

Gruplar (10 kişi ve üzeri): 20 TL

İstanbul Modern Üyeleri, Engelli Ziyaretçiler, 12 Yaşından Küçük Çocuklar, ICOM, CIMAM, MMKD Kart Sahipleri: Ücretsiz

Perşembe günleri ücretsizdir.

Salı günleri saat 14.00 - 18.00 arası,
18 - 25 yaşındaki gençlere ücretsizdir.



Mevlana Müzesi

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir.

Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir.

Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.

Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır.1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.

Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır.

Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır.

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı’nın yeri, Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bâhaeddin Veled’e hediye edilmiştir.

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Açılış Saati: 09:00

15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Kapanış Saati: 18:30

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Açılış Saati: 09:00

3 Ekim / 14 Nisan
Kış Kapanış Saati: 16:40

Tatil Günü:
Her gün açıktır.

Giriş Ücreti: Ücretsizdir.

Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.



Topkapı Sarayı

Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, aynı zamanda padişahın evi olmuştur. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra, 3 Nisan 1924 yılında müze haline getirilen ve Cumhuriyet’in ilk müzesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, günümüzde yaklaşık 300.000 metrekarelik bir alan kaplamaktadır. Kara tarafından Fatih’in yaptırdığı Sur-i Sultani, deniz tarafından ise Doğu Roma surları ile şehirden ayrılan Topkapı Sarayı, mimari yapıları, koleksiyonları ve yaklaşık 300.000 arşiv belgesi ile dünyanın en büyük saray-müzelerinden biridir.

Ayasofya tarafındaki saltanat kapısından girilen ve birbirinden geçilen dört avlu çevresindeki mimari yapılardan oluşan Saray’ın etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrilidir. Sarayın ilk avlusu olan ve halkın başvuru için girebildiği birinci avluda (Alay Meydanı) Cebehane olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane, Odun Ambarı, Hasırcılar Ocağı gibi sarayın dış hizmet yapıları bulunurdu.

Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekanların yer aldığı Divan Meydanı (Adalet Meydanı)’dır. Tarih boyunca pek çok törene sahne olan bu avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun (Kubbealtı) ve yanında Divan-ı Hümayun Hazinesi yer alır. Divan yapısının arkasında ise Sultanın Adaletini temsil eden Adalet Kulesi vardır. Kubbealtı'nın yanında Harem Dairesi girişi ile Zülüflü Baltacılar Koğuşu bulunur. Zülüflü Baltacılar Koğuşu ile aynı yönde bulunan Has Ahırlar ise aynı yönde, bir avlu etrafında yer alır. Adalet Meydanı’nın Marmara Denizi yönündeki revakların arkasında ise saray mutfakları ile ek hizmet binaları bulunmaktadır. Adalet Meydan’ının kuzey yönünde cülus, arife, bayram ve cenaze törenlerinin yapıldığı, Sancak-ı Şerif’in Serdar-ı Ekrem olarak savaşa giden Sadrazam'a teslim edildiği yer olan Babüssaade yer alır.

Üçüncü Avlu, Enderun (iç saray) padişaha ait mekanların yanında, Sultan II. Murad döneminde kurulan Saray Okuluna ait koğuş ve yapıları da barındırır.

Padişahın devlet adamlarını ve bazı yabancı elçileri kabul ettiği Arz Odası, Fatih Köşkü / Enderun Hazinesi ve Has Oda padişaha ait mekanlar olarak önce çıkarken, Küçük Oda, Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazineli, Has Oda isimleriyle anılan Enderun Saray okuluna ait koğuşlar, Babüssaade girişinden itibaren avlunun etrafına sıralanmıştır.

Avluya diagonal olarak yerleştirilmiş 15. yüzyıla ait Ağalar Camii ile, III. Ahmed döneminde havuzlu köşkün yıkılmasıyla yaptırılan III. Ahmed Kütüphanesi, Enderun eğitimine verilen önemi vurgular.

Enderun Avlusu'ndan sonra, padişaha ait köşklerin ve asma bahçelerin bulunduğu IV. Avlu'ya geçilir. Has Oda'nın Mermer Sofa'ya açılan kapılarıyla da ulaşılan bu mekanda Osmanlı sanatının klasik köşk mimarisinin en seçkin örnekleri olan, Sünnet Odası, Bağdat ve Revan Köşkleri ile İftariye Kameriyesi yer alır. IV. Avlu'nun bir alt kotunda asma çiçek bahçesi, ahşap Kara Mustafa Paşa Köşkü, Hekim Başı Kulesi, en alt katta ise Sofa Camii, Sultan Abdülmecid döneminde inşa edilen ve Saray’ın son yapıları olan Mecidiye Köşkü ve Esvab Odası vardır.

Topkapı Sarayının etrafını kuşatan Hasbahçeler içindeki köşklerden Çinili Köşk, Sepetçiler Kasrı ve İncili Köşk’ün alt yapısı hariç günümüze ulaşmayan çok sayıda köşk ve kasır olduğu bilinmektedir.

İletişim

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü

Adres: Sultanahmet, Fatih / İSTANBUL

Tel : (0212) 512 04 80

Faks : (0212) 528 59 91

E-posta: [email protected]

Ziyaret Bilgileri

Müze, Salı günleri hariç, her gün ziyarete açıktır.

Ziyaret Saatleri

Kış Sezonu: 30 Ekim - 15 Nisan arası

Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 - 16:45 arası ziyaret edilebilir

Dikkat: Bilet gişeleri 16:00 da kapanmaktadır

Yaz Sezonu: 15 Nisan - 30 Ekim arası

Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 - 18:45 arası ziyaret edilebilir

Dikkat: Bilet gişeleri 18:00 de kapanmaktadır

Resmi tatillerde ve dini bayramlarda müze ziyaret bilgileri aşağıdaki tabloda verilmektedir.

Müze Giriş Bileti: 40 Türk Lirası (2018 YILI)

Harem Bölümü hariç olmak üzere Topkapı Sarayı Müzesi'ne giriş bileti 40 Türk Lirası’dır.

Müze bilet satışlarında grup indirimi uygulanmamaktadır.

Harem ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu Giriş Bileti: 25 Türk Lirası

Müze ile birlikte Harem ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu Bölümleri'ni de gezebilmek için Harem ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu giriş bileti, müze giriş biletinden ayrı olarak 25 Türk Lirası’dır.

Müze Kart Harem Bölümü'nde geçerli değildir.

Harem bilet satışlarında grup indirimi uygulanmamaktadır.

Aya İrini Giriş Bileti: 20 Türk Lirası

Müze Kart Aya İrini'de geçerli değildir

Aya İrini'de grup indirimi uygulanmamaktadır.

Aya İrini ziyareti için alınan bilet, Topkapı Sarayı Müzesi ve Harem bölümü girişi için geçerli değildir.

Bilet Matik

Müze bilet gişeleri önünde ve Sultanahmet Meydanı Hürrem Sultan Hamamı karşısında yer alan bilet matiklerden de biletlerinizi temin edebilirsiniz.

Müze Kart ve Museum Pass

Müze Kart ve Museum Pass çeşitleri hakkında bilgi almak ve kart başvurusunda bulunmak için https://muze.gov.tr(link is external) adresine gidebilirsiniz.

Ücretsiz Giriş / Kimlik Gösterilmesi Zorunludur

• 18 yaş ve altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler ve çocuklar ile bu yaş grubundaki öğrenci gruplarına refakat eden öğretmenler,

• 65 yaş ve üstü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.

• Gaziler ve refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları ile şehit yakını kimlik kartı sahipleri,

• T.C. Vatandaşı ve Yabancı Engelliler ile bir refakatçisi, (Görünür bir engel ve/veya belge ibrazı ile)

• Er ve Erbaşlar.

• ICOM, ICOMOS ve UNESCO kart sahipleri.

• Yerli ve yabancı basın kimlik kartı sahipleri,

• Seyahat acentesi sahip veya sorumlu müdürleri

• Kültür ve Turizm Bakanlığı personeli ve emeklileri ile refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları,

• 12 yaş ve altındaki yabancı uyruklu çocuklar,

• Hayatboyu Öğrenme Programı çerçevesinde Comenius Okul Ortaklıkları ile Erasmus Öğrenci Değişim Programı kapsamındaki gruplar ile bu gruplara refakat eden öğretmenler (ülkemizdeki muhatapları ile yapılan sözleşmelerini ibraz etmeleri kaydıyla kimlik ibrazı aranmaksızın ücretsiz giriş olanağı sağlanacaktır).

• Müze ve örenyerinin bağlı bulunduğu İl ve İlçenin; Mülki İdare Amirleri (İllerde Vali, Kültür ve Turizmden sorumlu Vali Yardımcısı, ilçelerde Kaymakam), Büyükşehir, İl, İlçe ve Beldenin Belediye Başkanı, ve en fazla 10 kişi olmak üzere refakatindekiler.

• Biletli refakatçisi eşliğindeki 6 yaş ve altındaki çocuklar Topkapı Sarayı Müzesi Harem, Zülüflü Baltacılar ve Aya İrini Bölümlerine ücretsiz girebilir.


Aya Sofya (Hagia Sophia)

En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy'da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın 8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir. Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır.

Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletos'lu (Balat) İsidoros'a yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532'de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27 Aralık 537' de ibadete açılmıştır.

916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır. Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu'nun Kararı ile 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır. Ayasofya Müzesi her gün ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Müze Kartları müzekart gişesinden temin edilebilmektedir.

Ziyaret Bilgileri

Ayasofya Müzesi ziyaret bilgileri.

Ayasofya Müzesi Öğrenci Gezisi Grupları İçin El Kitabı

Ziyaret Saatleri:

YAZ SEZONU- 15 NİSAN - 30 EKİM ARASI 09.00 - 19.00
Gişe Kapanış Saati: 18.00

KIŞ SEZONU- 30 EKİM - 15 NİSAN ARASI 09.00 - 17.00
Gişe Kapanış Saati: 16.00

Giriş Ücreti: 40 TL.(2018 yılı)

Ayasofya Müzesi, kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Müze Kart, müze gişelerinden temin edilebilmektedir.

Ayasofya Müzesi, 15.03.2017 tarih ve E.49090 sayılı Makam Onayı doğrultusunda 01.04.2017 tarihinden itibaren 31.10.2017 tarihine kadar pazartesi günleri dahil haftanın yedi günü ziyarete açık olacaktır.

Müze ve Örenyerlerine Girişlerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge

Özel Günler: Ayasofya Müzesi, Ramazan ve Kurban bayramlarının birinci günü yarım gün ziyarete kapalıdır.

 

Kimler Ücretsiz Girebilir?

1- 18 yaş ve altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler ve çocuklar ile bu yaş grubundaki öğrenci gruplarına refakat eden öğretmenler,

2- 65 yaş ve üstü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,

3- Gaziler ve refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları ile şehit yakını kimlik kartı sahipleri,

4- T.C. Vatandaşı ve Yabancı Engelliler ile bir refakatçisi, (Görünür bir engel ve/veya belge ibrazı ile)

5- Er ve erbaşlar,

6- ICOM ve ICOMOS ile UNESCO kartı sahipleri,

7- Yerli ve yabancı basın kimlik kartı sahipleri,

8- Seyahat acentesi sahip veya sorumlu müdürleri,

9- Kültür ve Turizm Bakanlığı kokardını haiz profesyonel turist rehberleri,

10- Kültür ve Turizm Bakanlığı personeli ve emeklileri ile refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları,

11- 12 yaş ve altındaki yabancı uyruklu çocuklar,

12- Hayatboyu Öğrenme Programı çerçevesinde Comenius Okul Ortaklıkları ile Erasmus Öğrenci Değişim Programı kapsamındaki gruplar ile bu gruplara refakat eden öğretmenler (ülkemizdeki muhatapları ile yapılan sözleşmelerini ibraz etmeleri kaydıyla kimlik ibrazı aranmaksızın ücretsiz giriş olanağı sağlanacaktır).


Pera Müzesi

Pera Müzesi, İstanbul'un Tepebaşı semtinde bulunan özel bir müzedir. 2005 yılında Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından nitelikli ve geniş ölçekli kültür sanat hizmeti vermek amacıyla kurulmuştur.

2003-2005 döneminde restoratör mimar Sinan Genim’in hazırladığı proje çerçevesinde Tepebaşı'ndaki tarihi Bristol Oteli’nin cephesi korunarak çağdaş ve donanımlı bir müze olarak inşa edilen binasında faaliyet göstermektedir

.

Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’na ait “Oryantalist Resim”, “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” ve “Kütahya Çini ve Seramikleri” koleksiyonlarını ve bu koleksiyonların temsil ettiği değerleri, sergiler, yayıncılık ürünleri, sözlü etkinlikler, eğitim etkinlikleri ve bilimsel çalışmalar aracılığıyla kamuyla paylaşmakta, gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlamaktadır

İletişim Bilgileri

Meşrutiyet Caddesi No.65
34430 Tepebaşı - Beyoğlu - İstanbul

Tel. + 90 212 334 99 00
Faks. + 90 212 245 95 12
[email protected]

Ziyaret Saatleri
Salı - Cumartesi 10:00 - 19:00
Pazar 12:00 - 18:00
Müze Pazartesi günleri kapalıdır.

Uzun Cuma
Pera Müzesi her Cuma 18:00 - 22:00 arası ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.

Özel Günler
Müze, Şeker ve Kurban bayramlarının birinci günüyle yılbaşı tatilinde kapalıdır.

Giriş Ücretleri
Tam: 20 TL
İndirimli: 10 TL (12 yaş üstü öğrenciler, öğretim görevlileri, 60 yaş ve üstü)

Grup: 15 TL (10 kişi ve üstü)

Ücretsiz: Pera Müzesi Dostları, Genç Çarşamba (öğrenciler), engelliler ve her engelliye refakat eden bir kişi, 12 yaş ve altı çocuklar, ICOM kart sahipleri, MMKD üyeleri ve basın mensupları.

Müzekart+ sahipleri yılda bir defaya mahsus olmak üzere Pera Müzesi'ni ücretsiz olarak ziyaret edebilir, Artshop ve PeraCafé’de %15 indirimden faydalanabilirler.

Museum Pass sahipleri ise Pera Müzesi'ni %20 indirimli olarak ziyaret edebilir, Artshop ve PeraCafé’de %15 indirimden faydalanabilirler.


CerModern

Cer Modern Sanatlar Merkezi'nin Ankara'da mümkün olduğunca çok insana yakınlığı ve dolayısıyla kullanıcılarımızla yakın ilişki içerisinde bulunmayı amaçlamaktayız. Buradan hareketle, sanatsal faaliyetlerinin yüzölçümü ve uzmanlığı ile ilgili olarak gayret edeceğiz.

Cer Modern'de modern sanatla buluşması öncelikli ilgi alanımız olacaktır. Bu amaçla sergilenmek ve etkinliklerle sanatın hayatını içinden anlaşılır ve mümkün olan en çok boyutlu insan izlenmesine izin veriracaktır.

Ziyaretçilerin ayrılırken fikir edinmiş olmaları gerekmektedir.

Bir modern sanatlar merkezi, okullar ve üniversiteler gibi toplumun eğitim projesi bir parçasıdır; ortak uygulama alanı.

Sanat her zaman neþeli ve iyimser mesajlar vermez. Hiç şüphesizdir ki insanoğlu sanatın taşıdığı sivrilen her mesajı kendine çeker; çünkü hayat önemlidir.

Bu nedenle, sunduğumuz kaliteden hiçbir zaman ödün vermeyeceğiz. Cer Modern Sanatlar Merkezi'nin, sürekli yenilenen, değişime açık, çok yönlü, dinamik, aktif bir "yaşayan kültür merkezi" ileağına, çağdaş eğitim ve iletişim olanaklarını kullanarak, kitlelerin sanat eserleriyle buluşmasını, gündelik yaşamlarının sanata bir yer açmasını sağlayacağına inanıyoruz. Seratsin kalitesi ve halka arzı, sanatsal alandaki diğer hizmetler Serbest Çağrı ile bir başka göstergesi olacaktır.

CerModern Ziyaret Saatleri

Salı - Pazar

10:00 - 20:00

CerModern Pazartesi günleri kapalıdır.

CafeModern:

Salı - Pazar

10:00 - 20:00

CafeModern Pazartesi günleri kapalıdır.

Kütüphane:

Pazartesi-Cuma

10: 00-18: 00

0 (312) 310 00 00/130

Giriş Ücretleri:

Tam: 15 TL

İndirimli: 10 TL (10 yaş üstü öğrenciler, 65 yaş ve üstü)

Grup: (20 kişi ve üstü) özel indirim.

Ücretsiz: Engelliler, 10 yaş ve altı çocuklar.

Rehberli Tur: Gruplara özel verilen müze rehberlik hizmetiimiz için lütfen danışmayla iletişime geçiniz.

CerModern'e Ulaşım

CerModern'e ulaşmak çok kolay. CerModern'e ister yaya, ister otobüs veya metro, isterseniz özel aracınızla çok rahat ulaşabilirsiniz. Sıhhiye metro durağı, Gençlik Parkı ve Adliye otobüs durakları 10 dk. Açık hava otoparkımız bulunmaktadır.

Adres: Altınsoy Cad. No: 3 06101 Sıhhıye, Ankara, Türkiye

Genel Bilgi

[email protected]

Kurumsal ilişkiler

[email protected]

Yaratıcı Pazarlama

[email protected]

Mağaza

[email protected]

T: 0 312 310 00 00

F: 0 312 310 10 00