Günümüze sağlam durumda ulaşan Myrelaion Manastır Kilisesi (Bodrum Camisi), Aksaray ile Laleli semtleri arasındaki bölgededir. 11.yüzyıl ortalarında Tarihçi Ioannes Skylitzes, IX.bölgede Myrelaion Kilisesi ile İmparator I.Romanos Lekapenos’un özel mülkü olan bir sarayın varlığından söz eder. Patria’da Romanos’tan önce de burada bir manastırın bulunduğu, adının, V.Konstantinos tarafından, “pis kokulu” anlamına gelen Psarelaion olarak değiştirildiği söylenir.

Sudas burasının önceleri Sofist Kraterios’un Konağı olduğunu, daha sonra bu özel arazinin Romanos (1920) tarafından ele geçirilip, buradaki daha eski bir rotundonun sarnıca dönüştürülerek üzerine saray ve bitişiğine de alt katı büyük bir kripta (mezar şapeli) olan kilise inşa ettirdiğini belirtir.

Myrelaion-Kauffer Haritası

İmparator bu manastırın altında bir de bodrum yaptırarak burasının aile mezarı olarak kullanılmasını istemiştir. Nitekim 922 de ölen karısı Theodora ve 932 de ölen büyük oğlu Kristoforos buraya gömülmüşlerdir. I. Romanos tahttan indirilip Kınalıada’da yaşadığı sürgün’de 948 ‘de ölünce vasiyeti gereği karısı ve kızının yanına buraya gömülür. Daha sonra VII. Konstantin ile evlenen kızı Helena’da 961 de ölünce ailesinin yanına gömülür ve böylece aile mezarlığı tamamlanmış olur.

Myrelaion-Kauffer Haritası

Eşi, oğlu ve aynı dönemde İmparatorluk yapan Kristoforos’un da buraya gömülmesi ile Romanos altı yüzyıllık bir geleneği bozdu. Bu tarihten sonra İmparatorlar şu anki Fatih Camii’nin yerinde bulunan Kutsal Havariler Kilisesi’ne gömülmediler.

Myrelaion-Pervititch

Keşiş Georgios ve Theophanes, İmparator Romanos’un sarayı bir süre kullandıktan sonra kadınlar manastırına dönüştürmüş olduğundan söz etmektedirler.

Talbot Rice 1930 yılında, İstanbul Arkeoloji Müzesi ile Alman Arkeoloji Enstitüsü Naumann’ın başkanlığında, 1965 ve 1966 yıllarında yaptıkları kazılarla, Bodrum Camisi’nin altındaki kripta ve bitişiğindeki merkezi planlı yapıyı ayrıntılı olarak incelemişlerdir. Bu çalışmalar sırasında merkezi planlı yapının üzerine inşa ettirilmiş olan saraya ait duvar kalıntılarından sarayın planı elde edilebilmiştir.

Rotundonun doğu yarısı üzerinde saray yapısı, batı yarısı üzerinde de sarayın önünde açık bir teras şeklinde uzanan avlu yer alıyordu. İki ya da üç katlı saray binasına, ortadaki dikdörtgen planlı 8 x 22 m ölçülerindeki ana binanın zemininde bulunan beş sütun üzerine oturan altı kemerli bir revaktan giriliyordu. Revak bölümünün her iki yanında (kuzey ve güneyinde), kanat biçiminde kare planlı mekânlar vardı.

Geç Antik döneme ait (4 – 5. yüzyıl) olan fakat yapılış amacı bilinmeyen rotundonun, ilk kullanılış evresinde Roma’daki Pantheon Tapınağı ve Selanik Hagios Georgios Kilisesi’ndeki gibi üzerinin büyük bir kubbe ile örtülmüş olması mümkündür. Kuzey ve güneyde iki anıtsal girişi olan yapının iç duvarlarında karşılıklı gelecek şekilde yarım daire ve dikdörtgen büyük nişler vardır. 10. yüzyılda yeniden kullanılan yapının içine 70 tane sütun yerleştirilmiş, üzeri çapraz ve sarayın altına gelen kısım ise saray yapısının ağırlığını karşılamak üzere kubbeli tonozlarla örtülmüş, duvarlar da Horasan harcı ile kaplanarak sarayın su ihtiyacını karşılamak üzere sarnıç haline getirilmişti. Rotundonun güneyinde bulunan, son yıllarda otopark yapmak amacıyla kaldırılan yarım daire şeklinde sekiz basamağında sarayla bağlantılı olduğu düşünülür.

Latin istilasında zarar gören kilise, 14. yüzyılda tadilat görmüştür. Aslen Palaiologos hanedanı üyesi Sadrazam Mesih Paşa Kiliseyi 1501 yıllarında camiye çevirmiştir. Cami, yeraltında kalan bölümüne ithafen Bodrum Camii olarak veya kurucusunun adı ile Mesih Paşa Camii olarak da anılmıştır. Yapı 1784 ve 1911 yıllarındaki yangınlarda hasar görmüş ve terk edilmiştir. 1930 yılındaki kazılarda bulunan yapı 1965 ve 1986 yıllarında yapılan restorasyonlarla eski haline getirilmiş ve tekrar ibadete açılmıştır.

Kilisenin yanında bugün mağaza olarak kullanılan sarnıcın 30 m çapındaki çatısını, çoğu orijinal ve yükseklikleri 2.5 – 2.9 m arasında değişen 75 sütun taşımaktadır.

Bodrum Camii – Bodrum Mesih Paşa Camii veya eski adıyla Mireloin Kilisesi , Laleli’de Mesih Paşa Mahallesi’nde, Sait Efendi Sokağı’nda yer alır. Doğu Roma döneminden kalma dini bir yapıdır.

I. Romanos Lekapenos (920-944) ,VIII. yüzyılda, burada var olan bir kilisenin yıkıntısı üzerine yaptırdığı özel sarayını, daha sonra bir manastıra dönüştürerek, yapıya Myralion adını vermiştir. İmparator bu manastırın altında, aile mezarı olarak kullanılacak bir bodrum yaptırmıştır. 922’de ölen karısı Theodora, 932’de ölen büyük oğlu Kristoforos, 948‘de sürgünde ölünce, vasiyeti gereği kendisi ve son olarak 961’de kızı Helena bu aile mezarlığına gömülmüşlerdir. II. Romanos (959-963) kız kardeşi Anna’yı bu manastıra kapattırmış, prenses burada rahibe olarak ömrünü tamamlamıştır. I. İsaakios Komnenos (1057-1059) tahttan indirilince, karısı Katerina ve kızı Maria da bu manastıra rahibe olarak girmişlerdir.

Orta Bizans dönemine ait bu manastırdan günümüze sadece bir duvar parçası gelebilmiş, kilise ise II. Beyazıt (1481-1512)’ ın sadrazamı Mesih Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Hadika’nın bildirdiğine göre, altında bodrumu bulunduğu için yapı bu adı almıştır. Kilise,9.yüzyıldan itibaren Bizans mimarisinde yaygın olarak kullanılan dört destekli, kapalı Yunan haçı planında inşaa edilmiştir.

Dış duvarları, taş ve tuğla karışımı örülmüş olan kilisenin ana mekanı, dört payenin taşıdığı, yüksek ve pencereli bir kasnağı olan kubbeyle örtülmüştür. Bu payelerin yerlerinde daha önce mermer sütunların olduğu ve bu sütunların geçirilen bir yangın sonunda yok olduğu düşünülmektedir. Ortadaki kubbeyi, dört taraftan dört beşik tonoz desteklemektedir. Yapının üç bölümlü narteksinden naosa geçilir. Doğu yönünde içten yarım yuvarlak, dıştan üç cepheli bir apsis ile apsisin iki yanında yonca planlı pastoforion hücreleri bulunur. Yapının duvarları, yarım yuvarlak payandalarla desteklenmiş; bu payandalarla aynı zamanda dış mimaride bir hareketlilik sağlanmıştır. Özgün halini koruyabilmiş olan kubbenin, kademeli kemerler içinde açılan pencereleri, dalgalı bir üst silme ile belirtilmiştir.

Eski fotoğraflarda, yapının ahşap çatılı bir son cemaat yeri olduğu görülür. Caminin sağında yükselen minare, tamamen taştan olup, şerefe çıkmasının sade olması, minarenin bir kısmının özgün olmadığını göstermektedir. Yine eski fotoğraflardan, yapının etrafında daha önceleri bir avlu duvarının olduğu görülmektedir. Bugün bu avlu duvarından hiç iz kalmadığı gibi, etrafındaki çarpık yapılaşma sonucu cami, binaların arasında sıkışıp kalmıştır. Caminin yanında bir de su sarnıcı bulunmaktadır.

1782 yılındaki büyük yangında zarar gören Bodrum Camii, 1911 yangınında, iyice harap olmuş ve uzun yıllar kullanılmamıştır. Bir dönem kömür deposu, bir dönemse evsizlere barınak olan yapı, 1950’li yıllarda yarım kalan başarısız bir restorasyon geçirmiştir. 1965’den sonra C. L. Sriker tarafından caminin altındaki mahzen temizlemiş, 1986 da Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyon sonrası yapı tekrar cami olarak hizmete açılmıştır.

https://bizansconstantin.wordpress.com/tag/myrelaion-kilisesi/

Kaynak: http://www.degisti.com/